İngiltere: Tarihi Zenginliklerle Dolu Londra’yı Keşfetmek

İngiltere: Tarihi Zenginliklerle Dolu Londra’yı Keşfetmek

İngiltere: Tarihi Zenginliklerle Dolu Londra’yı Keşfetmek

Hep televizyonlarda görürdük Londra’da yılbaşını

Bir de canlı canlı yaşayalım diye biletimizi alıp 30 Aralık’ta Londra’ya uçtuk. Herhalde gezilecek yerler arasında Avrupa’nın en zengin başkenti diyebiliriz. Biz 5 gün kaldık, ona rağmen birçok yeri göremedik. Londra kendisine ait kültür ve mimarisiyle dikkat çekiyor. Evler, binalar, işyerleri sadece İngiltere’de görebileceğiniz bir mimariyle yapılmış. Binalar bir yandan Gotik ve pesimist bir hava oluştururken diğer yandan da düzenli ve disiplinli bir tarza sahip. 2000 yıllık kültürün kenti Londra. Tarih ve kültürün yanında alışveriş ve eğlence için de Londra çok ideal bir yer. Uyumayan bir şehir diyebiliriz.

Londra demişken özellikle „Londra Metrosu“na dikkatinizi çekmek istiyorum. Arabayla Londra’da gezmeniz imkânsız gibi. Zaten turistik olan yerlere yabancı araçların girmesi yasak, onlar sadece belirli bölgelere girebiliyorlar. Metroyla Londra’nın her köşesine ulaşabiliyorsunuz. Her 2 dakikada bir metro kalkıyor. Hem fiyat olarak da uygun. Oyster Card alıyorsunuz, bir nevi akbil diyebiliriz. Onunla da günlük belirli bir limite kadar harcayabiliyorsunuz, limiti aştıktan sonra karttaki hesaptan para düşmüyor. Bir de „APP“i var onu da telefonunuza indirirseniz çok basit ve rahat bir şekilde Londra’da istediğiniz her yere ulaşabilirsiniz. Son olarak bir iki tavsiyede bulunup gezilecek yerlere değineceğim. Çok aşırı turist olduğu için şehirde müzeler ve saraylara biletlerinizi önceden online alıp vakit kazanın. Online aldığınızda bile yoğunluktan dolayı bir saate yakın sıra bekliyorsunuz. Dolayısıyla günde 1-2 yerden fazla gezemiyorsunuz zaten. Günlerinizi ve programınızı ona göre ayarlarsınız.

Bir de Londra’ya gitmeden önce önceden giden arkadaşlara Londra nasıl bir yer diye sorduğumda hep söyle dediler „pahalı“ bir yer. Pound çok güçlü hatta Euro bile Pound’un karşısında değersiz kalıyor. Bu tespite de kesinlikle katılıyorum, Londra pahalı bir yer, onu da hesaba katarak gidin.

aylak-adam-seyahat-blog-london-çok-güzel-bir-fotoğraf-oxford ta-çekilmiş

Londra’da gezilecek yerler

Madame Tussaud’s

Dünyanın en meşhur bal mumu müzesi. Sanat, müzik, film, siyaset ve spor dünyasından isimlere rastlayacaksınız. David Beckham’den Muhammed Ali’ye, Ghandi’den Atatürk’e kadar dünyaca meşhur birçok kişinin bal mumundan yapılmış heykelleri burada sergileniyor. İçeride güzel vakit geçirip eğlenceli resimler çekebilirsiniz. İlk olarak 1802’de Londra’da bir evde sergilenen heykeller 1928’de müze kurularak şuanki yerine alınmıştır. Giriş için önceden bilet ayırıp, belirttiğiniz saatte orada olmanız gerekiyor. Erken gelirseniz de giriş yapamıyorsunuz, giriş saatini beklemek zorunda kalıyorsunuz.

aylak-adam-seyahat-blog-london-yeşil kubbeli-bina-resmi

HMS Belfast (Savaş Gemisi) müzesi

Şu anda Tower Bridge’in önünde Themse Nehri’nde bulunan ve 1938 yılında suya indirilen savaş gemisi. Hafif Kruvazör sınıfına giriyor. Dönemin en uzun savaş gemisiydi. 2. Dünya savaşında kullanılıp günümüze ulaşan tek gemi. 1965 yılına kadar savaş gemisi olarak kullanılıp 1971’de müzeye çevrildi. Savaş sırasında Alman savaş gemilerinden darbeler almasına rağmen batmamış, daha sonra birçok savaş gemisi batırmış, Normandiya çıkarması ve Kore savaşında bulunmuş. Müze olarak kullanılan geminin içine girip donanma tarihine ait birçok bilgiye ulaşabilirsiniz. 5 kattan oluşan gemide denizcilerin hayatıyla ilgili izlenim edinebilirsiniz.

aylak-adam-seyahat-blog-londra-tarihi-savaş gemisinin-fotoğrafı

Tower Bridge

Themse Nehri üzerinde kurulmuş açılıp kapanabilir (Baskül) köprü. Hem Londra’nın hem de Britanya’nın sembollerinden birisi diyebiliriz. Her turistin mutlaka görmek istediği tarihi köprü. Yapımı 8 yıl sürmüş ve 1894 yılında tamamlanmıştır. Büyük gemiler geldiğinde açılabilen köprüdeki mekanizma 1976 yılına kadar buharla çalışıyordu, daha sonra elektrikle çalışmaya başladı. Bununla ilgili bilgiler de köprünün çıkışında küçük bir müzede silindirlerle beraber anlatılıyor. Hem yaya hem de araç trafiğine açık köprü. Günde ortalama 40.000 araç geçiyor bu köprüden. Köprünün içine girip üst katına çıkabiliyorsunuz. Üst katta 43 m yükseklikte hem güzel bir manzara izleyebilir hem de köprü hakkında videolar eşliğinde bilgi alabilirsiniz. Köprünün üstünde bulunduğunuzda camların üstünde yürüyüp aşağıdan geçen otobüs ve yayaları izleyebilirsiniz. Hem öğlen hem de akşam çıkılması tavsiye ediliyor.

aylak-adam-seyahat-blog-londra-kule-köprüsünün-güzel-bir-fotoğrafı

Westminister Sarayı

1512’den beri Lordlar ve Avam kamarasının içinde bulunduğu Saray. 650 Avam kamarası, 800 de Lord bulunuyor parlamento binasında. Avam kamarasında bulunanlar seçilme gelirken, Lord’lar kamarasındakilere bu unvan aileden geçiyor. Sistem olarak Avam kamarası taslakları hazırlıyor, Lordlar ise onaylayıp yasalaştırıyor. Burada da Lord’ların yetkileri sınırsız değil, belirli kanunlara bağlı olarak her taslağı geri çeviremiyorlar. Parlamento binası içinde bulunduğu sarayın sadece bir kısmında bulunuyor. Bunun dışında kraliyete ait bölümler de var sarayda. Themse Nehri‘nin kıyısında bulunan saray Gotik bir mimariyle yapılmış. Sarayın içinde hem Avam kamarasını hem de Lord’lar kamarasını hem de Kraliyete ait bölümleri gezip değişik dillerde bilgi alabiliyorsunuz. Benim en çok dikkatimi çeken şey, İngilizler için “üzerine güneş batmayan İmparatorluk” deniyordu. İngiliz İmparatorluğunun o kadar çok sömürgesi vardı ki, ülkelerden birinde güneş batsa diğerinde mutlaka doğuyordu bu yüzden de üzerine güneş batmayan imparatorluk deniyordu. Westminster Sarayı‘nda gezerken duvarlara ve tavana bakınca üzerine güneş batmayan imparatorluğun tüm ihtişamını ve gücünü hissedebiliyorsunuz. Pek dikkat çekmese de dünyayı yöneten ülkelerden birisi olduğunu sarayı gezerken anlayabiliyorsunuz. Buraya da yarım gününüzü ayırmanızı tavsiye ederim. Sadece Lordlar kamarasında foto ve video çekimi yasak aklınızda bulunsun.

aylak-adam-seyahat-blog-londra-saat-kule-tarihi-bina-fotoğrafı

Buckingham Sarayı

Kraliçenin de içinde kaldığı krallık sarayı. 1705 yılında Buckingham Dükü tarafından yaptırılmış daha sonra saraya çevrilmistir. Kraliçenin evi ve ofisi burada bulunuyor. 775 odadan oluşan sarayda kraliçeye ait özel eşyaları ve resim koleksiyonu bulunuyor. Yabancı ülkelerden gelen önemli devlet adamları da burada ağırlanıyor. Kraliyet sarayı olmasına rağmen sade ve mütevazi bir saray. Sarayda her gün bazen de çift günlerde saat 11:00’de “Changing Guard – Askerlerin Nöbet değişimi” yapılıyor. 700 yıllık bir gelenekmiş. 1 saat sürüyor yaklaşık. Kraliçeyi koruyan askerlerin nöbet değişimi gösteriliyor. Sarayı ziyaret edecekseniz o saatte gitmenizi tavsiye ederim. Bir saat önceden gitmenizi de tavsiye ederim yoksa güzel görüntü alabileceğiniz yerler dolmuş oluyor.

aylak-adam-seyahat-blog-london-fotoğraf-askerlerin-tarihi-bina-buckingham-girişi

Big Ben

Londra’nın meşhur saat kulesi. Daha doğrusu saat kulesi olarak bilinse de Big Ben aslında kulenin içinde bulunan ve 5 canın en büyüğü olan ve 13,5 ton’dan oluşan canın adı. Big Ben de Büyük Benjamin’in kısaltması. Candan yankılanan sese İngilizler “Britanya’nın sesi” diyorlar. Kule Westminster Sarayı‘nın hemen yanında bulunuyor. 11 Haziran 1859’dan beri saat kulesi aralıksız çalışıyor. Dünyada İngiltere’nin simgesi olarak biliniyor. 2012 yılında Kraliçe Elizabeth’in 60. Yıldönümü anısına “Elizabeth Kulesi” ismi değiştirildi. Londra’da görülmesi gereken yerlerin başında geliyor.

aylak-adam-seyahat-blog-london-bir-adam-gözleri-kapalı-kırmızı-telefon-kulübesine-yaslanıyor

London Eye

Londra’nın gözü. 135 m yükseklikle Avrupa’nın en büyük dönme dolabı. Thames Nehri’nin hemen bitişiğinde bulunuyor. 1998 yılında yapımına başlanıp 2000 yılında ziyarete açıldı. 32 London Eye içinde havalandırma ve klima bulunan 32 gondoldan oluşuyor. Bir gondolun içine yaklaşık 25 kişi binebiliyor. Bir tam tur 25 dakika sürüyor. Özellikle en tepeye çıktığınızda Londra ve Thames Nehri’nin muhteşem manzarasıyla karşılaşıyorsunuz. Westminster Sarayı ve Big Ben‘i de havadan seyredebiliyorsunuz. London Eye içinde önceden rezervasyon yaptırdığınızda bile 1 saat bekliyorsunuz. 500 m kuyruk oluyor. Bol vakit ayırın yani…

aylak-adam-seyahat-blog-london- büyük-dönme-dolabın-resmi

aylak-adam-seyahat-blog-london-bir-dönme-dolap-ve-kalabalık-fotoğraf

London Dungeon

Londra’nın 1000 yıllık karanlık tarihini anlatan zindandan yapılmış müze. 1974 yılında açılan müze, Londra’nın kanlı ve korkunç tarihini anlatıyor. Zindanın içinde karanlık odalardan, sandaletlerle diğer mekanlara geçip tarihi bilgiler alıyorsunuz. Müzenin içinde 1665-1666 yılında 70.000 insanın öldüğü Londra Vebası, 1666 yılında Londra’nın 5/4’ünün yandığı büyük Londra Yangını, 1888 yılında türemiş meşhur katil Jack the Ripper, Kraliçe Maria ve İskoçyalı yamyam aile Alexander Bean hakkında detaylı bilgiler alıyorsunuz. Ayrıca 1000 yıldır yapılan farklı tarzda işkence ve tiyatro mahkemeler de tiyatro oyuncuları tarafından sahneleniyor. Gezimizin en ilginç yerlerinden birisiydi burası.

aylak-adam-seyahat-blog-londra-güzel-resim-oxford'tan

 

Sea Life (London Aqarium)

Hemen London Eye’in yanında bulunan akvaryum. İçerisinde 500’den fazla canlı türü bulunuyor. Burada denizin derinliklerine yolculuk yapabilir, sualtı dünyasını yakından izleyebilirsiniz. Yeşil deniz kaplumbağalarından vatoza, pirana ve köpek balıklarına kadar birçok deniz canlısını yakından izleyebilirsiniz. Akvaryum, 14 bölümden oluşuyor. Bazı günlerde gösteriler de oluyor. Sualtı dünyasına ilgi duyanlara tavsiye edilir.

aylak-adam-seyahat-blog-londra-akvaryumdan-güzel-resim aylak-adam-seyahat-blog-london-büyük-güzel-balık-fotoğrafı-akvaryumda-çekilmiş

Cadde ve bölgeler

Londra’da bulunduğunuz süre boyunca Oxford Street, Trafalgar Square, Covent Garden, Piccadilly Circus, China Town, Harrods, Regent’s Canal‘a da uğrayın. Özellikle alışveriş meraklılarına Harrods‘u öneririm.

 

Sonuç

Londra kesinlikle görülmesi gereken bir yer. Görülecek yerlerin çok olmasından dolayı en az 4 gününüzü ayırmanız gerekir. Mutlaka yapmanız gereken şeyler English Breakfast, English Tea ve Fish & Chips yemek. Gezimiz boyunca benim dikkatimi çeken şey insanlar genelde rahat. Almanya’da olan günlük stresi burada göremiyorsunuz. Londra’da birçok yerde müslüman ve başı kapalı çalışan personel ve güvenlik görevlileri de bulunuyor. Turist olarak 5 gün boyunca hep güleryüzle ve iyi karşılandık. Diğer Avrupa ülkelerinde yabancılar kendilerini bulunduğu ülkeye ait hissedip bir aidiyet hissi kuramazken burada herkes İngilizmiş gibi davranıyor. Bir de dilleri var sürekli yuvarlayarak konuşuyorlar. Zaten İngilizcem iyi değil bir de böyle garip konuşulunca iyice afalladım. İyi ki yanımda iki tane İngilizce öğretmeni vardı da tarzancaya gerek kalmadı. Vakit darlığı nedeniyle gidemediğimiz fakat görülebilecek yerler: Shakespeare Globe, British Museum ve Sherlock Holmes Müzesi. Akşamları kafa dinleyip bir şeyler içmek istiyorsanız “Beirut Nights”i tavsiye ederim.

 

Gezimden kareler

Bu Blogu paylaş

Merhaba, ben Aylak Adam

Seyahat etmek benim en büyük tutkum! Yeni kültürler keşfetmek, insanlarla tanışmak ve onların hikayelerini dinlemek benim için bir mutluluk kaynağı. Seyahat blogumda seni heyecan dolu maceralarıma davet ediyor, ilginç karşılaşmaları paylaşıyorum. Sürükleyici seyahat deneyimlerimde kendini kaybederek hikayelerimden ilham alabilirsin. Birlikte gezip gördüklerimizi keşfederken keyifli anlara tanık olalım!

Beni instagram´da takip et

Gezi değerlendirmem

Yeme ve İçme
★★★★

Konaklama
★★★★

Aktiviteler
★★★★★

Ulaşım
★★★★★

Yorum bırak

Bu muhteşem bir seyahat ülkesi – orada daha önce tatil yaptın mı? Hangi şehirleri ve yerleri ziyaret ettin? Benimle bu blog yazısının yorumlarında deneyimlerini ve ipuçlarını paylaşırsan çok sevinirim. Mükemmel bir seyahat için ek önerilerin var mı? Deneyimlerin ve ipuçların benim için çok değerli!

En son eklenen gezilerim

İrlanda’nın Sıcak Kalbi: Dublin’de Huzurlu Bir Gezi

İrlanda’nın Sıcak Kalbi: Dublin’de Huzurlu Bir Gezi

Avrupa'nın en sempatik şehri olarak bilinen Dublin yapılan bir araştırmaya göre Avrupa'da en samimi insanların İrlandalılar olduğu ortaya çıkmıştır. Şehri üç günlük bir gezi süresince bu durumu biz de gözlemledik. Dublin tamamen huzur dolu bir atmosfere sahip....

İngiltere: Tarihi Zenginliklerle Dolu Londra’yı Keşfetmek

İngiltere: Tarihi Zenginliklerle Dolu Londra’yı Keşfetmek

Hep televizyonlarda görürdük Londra’da yılbaşını Bir de canlı canlı yaşayalım diye biletimizi alıp 30 Aralık’ta Londra’ya uçtuk. Herhalde gezilecek yerler arasında Avrupa’nın en zengin başkenti diyebiliriz. Biz 5 gün kaldık, ona rağmen birçok yeri göremedik. Londra...

Beni takip et

Hollanda’nın Şehirleri Arasında Tarih, Kültür ve Sürprizlerle Dolu Bir Yolculuk

Hollanda’nın Şehirleri Arasında Tarih, Kültür ve Sürprizlerle Dolu Bir Yolculuk

Hollanda’nın Şehirleri Arasında Tarih, Kültür ve Sürprizlerle Dolu Bir Yolculuk

Bir sonraki durağımız Hollanda

Hollanda sınırına yakın olduğumuz için birçok defa Hollanda’yı gezme şansım oldu. Bu gezilerden aklımda kalan bilgileri sizlerle paylaşacağım. Hollanda deyince ilk akla gelen şey herhalde ot ve uyuşturucudur ☺ ama Hollanda tabii sadece bu yönüyle değil, tarihi ve kültürel yönleriyle de gidilmeye değer. Şehirleri kısaca tanıtıp gezilecek yerlere değineceğim. Amsterdam Hollanda’nın tarihi şehirlerinden birisidir. Şehirde birçok yer tarihi yapısını korumuştur. Kanallarıyla meşhur şehir her tarzdan turistlere hitap ediyor. Aynı zamanda Avrupa’da gece hayatının en çok tercih edilen şehridir. Kültürden sanata, spordan alışverişe, eğlenceden romantizme aradığınız her şeyi bu şehirde bulabilirsiniz. Rotterdam ise İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Alman ordusu tarafından tamamen yerle bir edildiği için, tamamen yeniden inşa edilmiş modern bir şehir. Şehrin %60’ı yabancılardan oluşuyor. 13. yy. da bir balıkçı kenti olarak kurulan Rotterdam, konumu nedeniyle büyük liman kentlerinden birisi haline geldi.

 

Amsterdam’da gezilecek yerler

Amsterdam Kanalları

Amsterdama gittiyseniz mutlaka 1-2 saatlik bir kanal turu yapın. Amsterdam’in tarihi sokaklarını ve evlerini görme fırsatınız olur. Özellikle birkac metrekareye sıkışmış Amsterdam‘in en küçük evini görebilirsiniz ☺. Kanal etrafında gezip bol bol stres atabilirsiniz.

aylak-adam-seyahat-blog-hollanda-amsterdam-köprü-nehir

Anne Frank Evi

Dünya’da en çok okunan kitaplar arasına girmiş “Anne Frank Hatıra Defteri”ne konu olan ev. Prinsengracht 263 numarada bulunan evde Anne Frank, Alman işgali esnasında iki yıl boyunca saklanmıştır. Karanlık odalarda neredeyse hiç dışarı çıkamadan kaldığı yılları hatıra defterine kaydetmiş daha sonra da kitap haline getirilmiştir. Evde genel olarak fotoğraf ve video çekme yasağı var. Müzenin bitişinde 1. katta bir kafeterya var, burada bir kahve içip kanal manzarası eşliğinde dinlenebilirsiniz.

aylak-adam- seyahat blogu-hollanda- amsterdam -anne - frank - ev - ve müzesi

Fatih Camii Amsterdam

Daha önce kilise olarak yapılmış ve kilise olarak kullanılan yer, sonrasında Cami’ye çevrilmiş. Dışarıdan bakıldığında dev bir kiliseyi anımsatan yapının içi tamamen cami olarak düzenlenmiş ve aktif olarak ibadete açık. Amsterdam’a yolunuz düşerse görmenizi tavsiye ederim.

aylak-adam-seyahat-blog-hollanda-amsterdam-fatih-camii-148a

Dam Meydanı

17. yüzyılda balık pazarı olarak kurulan bu meydan şimdilerde ise şehrin en hareketli yerlerinden birisidir. Özellikle yaz aylarında burada birçok etkinlik ve gösteriler olur. Ayrica deplasmana gelen futbol takımlarının taraftarları da bu meydanda toplanırlar.

aylak-adam-seyahat-blog-hollanda-amsterdam-barajı-meydanı-ve-kraliyet-saray-birçok-insan

Yel Değirmenleri

Özellikle Zaanse Schans görülmeye değer. 17. yüzyılda inşa edilen bu geleneksel yel değirmenleri hâlâ çalışır durumda. Etrafındaki evlerle beraber açık hava müzesine çevrilmiş.

aylak-adam-seyahat-blog-hollanda-amsterdam-yel ​​değirmenleri-nehir-yeşil

Not: Ayrıca görülmeye değer olup da bizim gidemediğimiz Van Gogh Müzesi, Madame Tussauds ve gece hayatına meraklı olanlar için Red Light District var.

Rotterdam’da gezilecek yerler

Kübik Evleri

1978 yılında inşa edilen evler dünyada örneğine az rastlanan bir mimariye sahip. Günümüzde bir nevi otel olarak da kullanılıyor. Biz de Rotterdam’da bulunduğumuz sürece bu evlerde kalmıştık. 45 derecelik açıyla yapılan evlerde içeri girince ilk önce biraz başınız dönüyor ama sonra alışıyorsunuz. İçerisi biraz dar ve fazla hareket alanı yok ama kendine has orijinal bir yapısı var.

aylak-adam- seyahat blogu- hollanda- amsterdam-ilginç-sarı-ev

Tekne Turu

Rotterdam’da da mutlaka bir saatlik bir tekne turu yapın.

aylak-adam-seyahat-blog-hollanda-amsterdam-üç-kişi-arkadaş-gemi-turu

Erasmus Köprüsü

Rotterdam’in iki yakasını birbirine bağlayan köprü. Şekil olarak kuğu’ya benziyor köprü.

aylak-adam-seyahat-blog-hollanda-amsterdam-modern-köprü

Beyaz Ev

Avrupa’da ilk inşa edilen gökdelen. 1990 yılında inşa edildi. Hemen bitişinde Jackie Chan’in bir filminde koşarak aşağı indiği dik bina bulunuyor.

aylak-adam-seyahat-blog-hollanda-amsterdam-nehir-gökdelenler-görülüyor

Den Haag (Lahey)’de gezilecek yerler

Bir gece vakti vardık Lahey’e ve fazla durma şansımız olmadı. Sadece güzel ve geniş sahilinde biraz yürüyüş yaptık. Yaz aylarında yolunuz düşerse mutlaka denize girin, çok güzel bir sahili var.

aylak-adam-seyahat-blog-hollanda-amsterdam-iki-kişi-ayakta

Sonuç

Hollanda küçük ama görülmeye değer bir ülke. Turizm açısından aradığınız birçok şeyi burada bulabilirsiniz. Özellikle meşhur Coffee Shop’ları ziyaret edebilirsiniz, belirli bir grama kadar ot kullanımı serbest ve bu kafelerde rahatça bulunabiliyor. Ülkede çok sayıda yabancı yaşamakta, özellikle Faslılar dikkat çekiyor. Şehirlerde rahatsız edecek şekilde bisiklet dolu. Trafikte eğer alışık değilseniz bu kadar bisiklet kullanımına problem yaşayabilirsiniz. Biz arabayla gitmiştik ama genel olarak toplu taşıma araçlarını tavsiye ederim, daha çabuk gideceğiniz yerlere ulaşırsınız. Ayrıca araba için park yeri bulmak büyük sıkıntı ve çok pahalı. 4-5 gün kalacaksanız kesinlikle araba tavsiye etmem, her türlü zararlı çıkarsınız.

Gezimden kareler

Bu Blogu paylaş

Merhaba, ben Aylak Adam

Seyahat etmek benim en büyük tutkum! Yeni kültürler keşfetmek, insanlarla tanışmak ve onların hikayelerini dinlemek benim için bir mutluluk kaynağı. Seyahat blogumda seni heyecan dolu maceralarıma davet ediyor, ilginç karşılaşmaları paylaşıyorum. Sürükleyici seyahat deneyimlerimde kendini kaybederek hikayelerimden ilham alabilirsin. Birlikte gezip gördüklerimizi keşfederken keyifli anlara tanık olalım!

Beni instagram´da takip et

Gezi değerlendirmem

Yeme ve İçme
★★★★

Konaklama
★★★★

Aktiviteler
★★★★★

Ulaşım
★★★★★

Yorum bırak

Bu muhteşem bir seyahat ülkesi – orada daha önce tatil yaptın mı? Hangi şehirleri ve yerleri ziyaret ettin? Benimle bu blog yazısının yorumlarında deneyimlerini ve ipuçlarını paylaşırsan çok sevinirim. Mükemmel bir seyahat için ek önerilerin var mı? Deneyimlerin ve ipuçların benim için çok değerli!

En son eklenen gezilerim

İrlanda’nın Sıcak Kalbi: Dublin’de Huzurlu Bir Gezi

İrlanda’nın Sıcak Kalbi: Dublin’de Huzurlu Bir Gezi

Avrupa'nın en sempatik şehri olarak bilinen Dublin yapılan bir araştırmaya göre Avrupa'da en samimi insanların İrlandalılar olduğu ortaya çıkmıştır. Şehri üç günlük bir gezi süresince bu durumu biz de gözlemledik. Dublin tamamen huzur dolu bir atmosfere sahip....

İngiltere: Tarihi Zenginliklerle Dolu Londra’yı Keşfetmek

İngiltere: Tarihi Zenginliklerle Dolu Londra’yı Keşfetmek

Hep televizyonlarda görürdük Londra’da yılbaşını Bir de canlı canlı yaşayalım diye biletimizi alıp 30 Aralık’ta Londra’ya uçtuk. Herhalde gezilecek yerler arasında Avrupa’nın en zengin başkenti diyebiliriz. Biz 5 gün kaldık, ona rağmen birçok yeri göremedik. Londra...

Beni takip et

Güney Afrika: Johannesburg ve Durban Arasında Unutulmaz Bir Macera

Güney Afrika: Johannesburg ve Durban Arasında Unutulmaz Bir Macera

Güney Afrika: Johannesburg ve Durban Arasında Unutulmaz Bir Macera

8 günlük bir Güney Afrika gezimiz

2016 yazında 8 günlük bir Güney Afrika gezimiz oldu. Johannesburg ve Durban‘ı gezdik. Vaktimiz yetmediği için maalesef Cape Town‘a gidemedik. İlk önce pozitif yönde çok şaşırdığımı söylemeliyim. İnsanlar son derece kibar ve nazikti. Acayip bir kültür oluşmuş. Herkes birbirine selam veriyor, tanısın tanımasın. Kaldığımız süre boyunca hiç kaba saba bağıran sesini yükselten insanlar görmedik. Herhalde Hollanda ve İngiliz sömürüsünün bıraktığı ender güzel şeylerden birisi diye düşündüm.

Suç oranı

Bir yandan böylesine kibar bir halkı varken diğer yandan da dünyanın en kriminal şehirlerine sahip. Acayip bir zıtlık var ülkede. Örneğin Johannesburg‘ta belirli mahallelere giremiyorsun. Girebildiğimiz mahallelerde de arabayla giderken kapılarımız kilitli, camlar da kapalıydı. Lambada beklerken camlarınız açıksa birileri gelip elinizdeki telefon veya cüzdanı alabiliyor. Eğer itiraz ederseniz de ateş edip öyle alıyor. Saat 16’dan sonra zaten genel olarak dışarı çıkamıyorsunuz güvenlik gerekçesiyle. Biz Durban‘dan Johannesburg‘a dönerken akşam saatlerine denk geldiği için yola çıkamadık, ertesi sabahı bekledik. Bir keresinde markete gitmiştik Johannesburg‘ta, marketin girişinde ve çıkışında taramalı silahlı korumalar vardı. Market soygunları çok oluyormuş, market sahipleri de bu şekilde bir önlem almışlar. Market çıkışında da bir şey çalıp çalmadığınızı anlamak için çıkışta fişlerinizi kontrol ediyorlar. Fişteki yazanları sepettekileri tek tek kontrol ediyorlar. İş o kadar çığırından çıkmış ki, mafya ulaşım sektörüne girmiş ve bazı yerleri parsellemiş. O bölgede sadece onların dolmuşları gidebiliyor. Belediye otobüsleri veya dolmuşları oradan geçerse hiçe sayıyorlar. Bir dönem o yüzden belediye otobüsleri de o bölgelerde jandarma eşliğinde gidiyormuş.

Madalyonun diğer yüzü

Acayip bir ülke. İki ayrı dünya. Tehlikeli olmayan yerlerde gezerseniz ülkeyi Avrupa ülkelerinden birisi zannedebilirsiniz. Altyapı ve mimari olarak da Avrupa ülkelerinden bir eksiği yok zaten. Kesinlikle Afrika demezsiniz. Bazı bölgeleri var ki Miami de geziyorum zannedersiniz. Öylesine lüks, temiz ve zengin. Ama biraz etrafı tanımaya başlayınca biz nereye düştük diye düşünüyorsunuz. Yani Güney Afrika’yı kesinlikle rehber olmadan gezmeye kalkmayın.

Güney Afrika ile ilgili diğer tecrübelerimizi gezilecek yerlerde paylaşacağım.

Johannesburg’ta gezilecek yerler

Lion Safari Park

Johannesburg’un biraz dışında kalan Safari parkı. Bir arabanın içinde 2 saatlik bir tur yapıyorsunuz. İçinde Aslanlardan zebralara, sırtlanlardan bizonlara, antiloptan yabanı köpeklere kadar birçok hayvan sürüsüne rastlayabiliyorsunuz. Ama en can alıcı yeri 6 aylık küçük aslan ve leopar yavruları. Henüz insana zarar verebilecek yaşta olmadıkları için elinize alıp sevebiliyorsunuz. Dünyada bulunan birçok safaride olduğu gibi burada aslanlar ve leoparlar uyuşturulmuyor, küçük yaşta oldukları için insanlara zarar veremiyorlar. Burası adı üstünde bir park olduğundan dolayı hayvanların alanları belli dolayısıyla günlük bakıcılar tarafından besleniyorlar. Normal şartlarda bir saldırı tehlikesi bulunmuyor fakat yetkililerle yaptığımız görüşmede yılda ortalama 1 insanın hayvanlara yem olarak öldüğünü söylediler. Her ne kadar hayvanlar aç olmasa da buraları gezerken size yapılan uyarıları dikkate alın. Parkta hayvanlar sürü halinde bölgeleri parsellemişler. Bazı bölgelere geçişlerde demir kapılar mevcut, hayvanlar birbirleriyle karşılaşıp birbirlerini parçalamasınlar diye. Vakti olmadığı için meşhur Kruger Park‘a gidemeyenler için burası küçük bir alternatif olabilir.

aylak-adam-seyahat-blog-güney-afrika-dört kişi-bir ağaç-bir leopar

aylak-adam-seyahat-blog-güney-afrika-bir insan-bir ağaç-bir leopar

aylak-adam-seyahat-blog-güney-afrika-safari-turu

Soweto

“South Western Townships” kısaltması yani güneybatı banliyöleri demek. Şehir merkezine 12 km uzaklıkta olan bu yer 2002 yılına kadar kendi başına bir şehirdi, daha sonra Johannesburg’a bağlandı. Buraya bir nevi varoş da diyebiliriz. 100 yıl önce genellikle buraya Mozambikten gelen maden işçileri kalıyordu. Daha sonra semt genişleyerek düzensiz bir şekilde büyümeye başladı. Burası aynı zamanda “Apartheid” a karşı başlatılan isyanın merkezi. İsyanın sembol şehri diyebiliriz. Apertheid ırklar ayırımı demek. 1948’de çıkartılan bir yasayla beyazlar siyahlar üstün Kabul ediliyor ve ona göre muamele görüyordu. Siyahiler kamu hizmetlerinden daha az yararlanıyor ve ikinci sınıf muamele görüyorlardı. Örneğin bazı sahillerde sadece beyazların girebileceği plajlar vardı. Eğitimden sağlığa her toplumun her yerinde ırkçı bir sistem vardı. 1976’da Soweto’da başlayan öğrenci isyanlarıyla bu ırkçılığa karşı konmuş ve isyan ülke geneline yayılmıştır. Sadece Soweto’da isyanlarda 500 kişi, ülke genelinde ise 7000 kişi ölmüştür. 1990’da hapisten çıkan Nelson Mandela ilk olarak Soweto’ya gelmiş ve 120.000 insanın önünde Apertheid’ın kalkmasıyla ilgili bir konuşma yapmıştır. Daha sonra şartlar oluşunca Nelson Mandela Mayıs 1993’te seçimleri kazanıp Güney Afrika’nın ilk siyahi başkanı olunca Apertheid tamamen ortadan kalkmış oldu. Şuanda da varoşları andıran Soweto’da Güney Afrika’nın tarihi ile ilgili izler bulabilirsiniz.

 

Montecasino

Montecasino, İtalya Toscana stilinde kurulmuş bir alışveriş ve eğlence merkezi. Şehir merkezine yarım saat mesafede bulunuyor. Büyük bir alana kurulu bu eğlence merkezinde cafeler, dükkanlar, restoranlar, sinema, tiyatro, bowling, çocuklar için oyun alanları ve casinolar bulunuyor. Güzel vakit geçirip alışveriş yapabileceğiniz bir yer. Çıkışta da çok güzel bir kuş bahçesi var. İçinde papağan, flamingo, pelikan, baykuş ve 60’a yakın kuş türü bulunuyor.

Golden Reef, Johannesburg’a 8 km mesafede olan Gold Reef City Güney Afrika’nın en önemli eğlence merkezlerinden biri. Eski bir maden kasabası bölgesinde yer alan bu parkta “Roller Coaster” denilen eğlence trenleri ve luna parklarda bulabileceğiniz diğer eğlence aletleri bulunuyor. Adrenalin tutkunları için uğranılması gereken bir yer. Bununla birlikte eski maden işçileri ve yaşam tarzlarıyla ilgili şeyler de görebilirsiniz burada. Maden müzesinde eriyen altının varillere nasıl döküldüğünü ve geçmişte nasıl para yapıldığını gösteren günlük gösterilere tanık olabilir veya altın temizleme işlemleri yapabilirsiniz.

Nizamiye Külliyesi

Nizamiye, Pretoria ve Johannesburg arasında Midrand bölgesinde bulunan büyük bir külliye. Yapımına 2009 yılında başlanan külliye toplam 24 Milyon Euroya mal oldu. Afrika kıtasının en büyük külliyelerinden sayılan bu kompleks işadamı Ali Katırcı tarafından Mimar Ahmed Shabbir Bham’a yaptırılmış. Kompleksin içinde bir ilkokul, bir ortaokul, bir klinik, dükkanlar ve cafeler bulunmaktadır. Burada müslümanların Güney Afrika’daki varlıklarıyla ilgili de birkaç bilgi vermek istiyorum. 1658 yılında Hollandalı sömürgecilerin mallarını korumak amacıyla Malezya’dan gelen kölelerle Güney Afrika’da müslümanlarla tanıştı. Bu insanların dinini yaşaması ve yayması yasaklandı, uymayanlara ölüm cezası da dahil çok ağır cezalar uygulandı. Şeyh Yusuf ve Tuan Guru ile beraber müslümanlar varlıklarını hissettirdiler. 1798’de camiler bir resmiyete kavuşmaya başladı. İngilizlerin müsaade etmesiyle de müslümanlar topluluğu kurulmaya başladı. Müslümanlar daha sonra Apartheid isyanına da katıldı ve pasiflikten çıkıp ülkede aktif olmaya başladılar. Sayı olarak az olmalarına rağmen Güney Afrika’da müslümanların ciddi bir ağırlığı var. Bakan ve milletvekilleri arasında da müslümanlar bulunuyor. Ülkede birçok yerde yeni ve modern camiler görebilirsiniz. Özellikle Hintlilerin yaptırdığı camiler dikkat çekiyor. Johannesburg’a gelmişken bu külliye de uğramanızı tavsiye ederim. Sabah uğrarsanız külliyenin içinde çok güzel kahvaltı yapabileceğiniz dükkanlar da var.

 

Durban’da gezilecek yerler

Phezulu Culture Village

Zulu kültürünü tanıtan turistik bir köy. 1000 vadi “1000 Valley” denilen yerde vadinin kenarına kurulmuş bu köy. Filmlerde görebileceğiniz şirin köy resimlerini burada bulabilirsiniz. Etrafınız tabloluk görüntülerle çevrili. Burada Zulu kabilesine ait yerli halkı yakından tanıyabilirsiniz. Giyimleri, inançları, kültürleri, dilleri, yaşam tarzları, ritüelleri, dansları hakkında bilgi alabilirsiniz. Zulu kültüründe asyaya ait esintiler bulabilirsiniz. Özellike Hint kültürüne ait geleneklerin Avrupalı sömürgelerinin bıraktığı kültürle birleşmesi sonucu renkli bir kaleydoskop oluşmuş. İlk olarak sizi bir safari turuna çıkartıyorlar. Üstü açık araçla vadiyi geziyorsunuz. Vadide zürafadan zebraya birçok hayvan türüne rastlayabilirsiniz. Safari turu bittiğinde yerli halktan bir ekip kendilerine has elbiseleriyle kabile danslarını yapıyorlar. Kabile üyeleri danslarını zerafet, çeviklik ve mizahla sergiliyorlar. Önde zulu kabile dansı arkada 1000 vadi çok güzel bir görüntü oluşturuyor. Tur boyunca size bir rehber eşlik ediyor. Güney Afrikada kabile kültürünü merak edenler için görülmesi gereken bir yer.

Durban Sahilleri

Durban’ın çok uzun ve temiz sahilleri bulunuyor. Sahil Addington Beach’ten başlayıp Country Club Beach’e kadar devam ediyor. Dünyanın birçok yerinden dalgıçlar ve sörfçüler buraya gelip denizi ve dalgaları değerlendiriyorlar. Biz de burada kiraladığımız bisikletlerle sahil boyunca bisiklet turu yaptık. Sahil boyunca Durban’ın en güzel manzaralarını görebilirsiniz. Biz 2 saatliğine kiralamıştık bisikletleri. Sahil boyunca çok güzel bir tur oldu. Bizim olduğumuz gün hava biraz rüzgarlı olduğu için denize girenlerin sayısı çok azdı. Sahil boyunca yürüyüşe çıkan, kaykayla gezen, bisikletleriyle tur atan insanlar görüyorsunuz. Sahilin hemen kıyısında alışveriş mekanları ve cafeler bulunuyor. Sahilde yorulduktan sonra burada dinlenip bir kahve içebilirsiniz.

aylak-adam-seyahat-blog-güney-afrika-selfie-deniz-yüksek-binalar

The Golden Mile

Hint okyanusu boyunca uzanan ve lüks havuzlu villaların, otellerin, golf sahalarının ve plajların olduğu sahil yolu. Güney Afrikanın Miami’si diyebiliriz 🙂 Burada lüks arabalar ve eğlence mekanlarına rastlayabilirsiniz. Ayrıca çocuklar için de bir çok eğlence yerleri bulunuyor. Sahile kadar gelmişken bu altın mili de gezmenizi tavsiye ederim.

Moses-Mabhida-Stadion

2010 Dünya kupası için yapılmış stadlardan birisi. Toplam 70.000 seyirci kapasitesine sahip. Dünya kupasından sonra turistik atraksiyon için kullanılmaya başlanmış. Özel bir asansörle stadın en tepesine çıkıp şehri ve sahilleri tepeden izleyebiliyorsunuz.

Sonuç

Güney Afrika görülmesi gereken güzel ve büyük bir ülke. Alan olarak Almanya, İtalya ve Fransa’nın toplamından daha büyük. Yani buraya gitmeden önce yapmak istediğiniz şeyleri çok iyi hesaplayıp zamanlamanızı ona göre ayarlamanız gerekir. Büyüklüğü yüzünden de “Bütün dünyanın toplandığı bir ülke” sloganını kullanıyorlar. Güney Afrika için kültürel zenginliklerinden dolayı “Gökkuşağı halkı” diyorlar. Sadece kültürel güzellik değil aynı zamanda sarp kayalıklardan güzel plajlara, hayvanat bahçesinden kabile hayatına kadar birçok güzelliklere rastlayacaksınız. Aynı zamanda tezatlarla da dolu bir ülke. Kabile hayatından Miami sahillerine kadar birçok tezat aynı coğrafyada bulunuyor. Son olarak tekrar hatırlatayım, tehlikelerden dolayı Güney Afrikayı mutlaka rehber eşliğinde gezmelisiniz. Bir de güzel bir safari turu yapmayı ihmal etmeyin.

Yemek yiyebileceğiniz birkaç yeri de ekleyim. Birincisi İstanbul Kebap. Tren vagonu restauranta çevrilmiş. Yemekler taze ve lezzetli.

https://schwarmacompany.co.za/gallery

Gezimden kareler

Bu Blogu paylaş

Merhaba, ben Aylak Adam

Seyahat etmek benim en büyük tutkum! Yeni kültürler keşfetmek, insanlarla tanışmak ve onların hikayelerini dinlemek benim için bir mutluluk kaynağı. Seyahat blogumda seni heyecan dolu maceralarıma davet ediyor, ilginç karşılaşmaları paylaşıyorum. Sürükleyici seyahat deneyimlerimde kendini kaybederek hikayelerimden ilham alabilirsin. Birlikte gezip gördüklerimizi keşfederken keyifli anlara tanık olalım!

Beni instagram´da takip et

Gezi değerlendirmem

Yeme ve İçme
★★★★

Konaklama
★★★★

Aktiviteler
★★★★★

Ulaşım
★★★★★

Yorum bırak

Bu muhteşem bir seyahat ülkesi – orada daha önce tatil yaptın mı? Hangi şehirleri ve yerleri ziyaret ettin? Benimle bu blog yazısının yorumlarında deneyimlerini ve ipuçlarını paylaşırsan çok sevinirim. Mükemmel bir seyahat için ek önerilerin var mı? Deneyimlerin ve ipuçların benim için çok değerli!

En son eklenen gezilerim

İrlanda’nın Sıcak Kalbi: Dublin’de Huzurlu Bir Gezi

İrlanda’nın Sıcak Kalbi: Dublin’de Huzurlu Bir Gezi

Avrupa'nın en sempatik şehri olarak bilinen Dublin yapılan bir araştırmaya göre Avrupa'da en samimi insanların İrlandalılar olduğu ortaya çıkmıştır. Şehri üç günlük bir gezi süresince bu durumu biz de gözlemledik. Dublin tamamen huzur dolu bir atmosfere sahip....

İngiltere: Tarihi Zenginliklerle Dolu Londra’yı Keşfetmek

İngiltere: Tarihi Zenginliklerle Dolu Londra’yı Keşfetmek

Hep televizyonlarda görürdük Londra’da yılbaşını Bir de canlı canlı yaşayalım diye biletimizi alıp 30 Aralık’ta Londra’ya uçtuk. Herhalde gezilecek yerler arasında Avrupa’nın en zengin başkenti diyebiliriz. Biz 5 gün kaldık, ona rağmen birçok yeri göremedik. Londra...

Beni takip et

Avusturya’nın Tarihi ve Kültürel Mekanlarını Keşfedilen Bir Yolculuk

Avusturya’nın Tarihi ve Kültürel Mekanlarını Keşfedilen Bir Yolculuk

Avusturya’nın Tarihi ve Kültürel Mekanlarını Keşfedilen Bir Yolculuk

Viyana’da Keşfedilecek Tarihi ve Kültürel Mekanlar

Degisik kültürleri tanıma konusunda merakımı önceden bildirmiştim. Üniversiteden 3 arkadaş gezi yapmaya karar verdik. Mehmet “Viyana”ya gidelim dedi. Aslında sonradan yapacağımız bütün gezileri de bu şekilde belirlemiştik. İçimizden birisi “hadi şuraya gidelim” diyordu, biz de hazırlıkları yapıp yola koyuluyorduk. Osmanlı Viyana kapılarına kadar dayanıp Viyana’yı alamamıştı. Biz de Osmanlı fethedemedi, madem biz fethedelim diye yola çıktık. Düsseldorf’tan yaklaşık 1100 km Viyana. Arabayla gitmeye karar verdik çünkü 5 gün boyunca araba lazım olacaktı. Ve bir yaz günü Viyana yollarına koyulduk…

Viyana’ya vardığımızda bizim için değişen tek şey binalar olmuştu çünkü genel yapısı Almanya’ya çok benziyordu. Almanca konuşulduğu için de dil konusunda sorun yaşamadık. Hotele yerleştik ve gezimize başladık.

Viyana’da gezilecek yerler

Arsenal Tarihi Müzesi

Avusturya’nın son 700 yılını anlatan bir nevi savaş müzesi. Avusturya tarihine ait bütün silah, kıyafet, zırh, resim, bayrak, fotograf, gemi, madalyalar ve bilimum savaşa ait eserler burada sergileniyor. Yani Avusturya’nın savaş tarihini bu müzede bulabilirsiniz. Bizi en çok ilgilendiren kısmı tabii ki Osmanlı’ya ait esyalardı. Avrupa’daki en büyük Osmanlı savaş malzemeleri koleksiyonu bu müzedeydi. Viyana’ya 3 defa geldiğimiz için tabii savaştan kalan Osmanlı ganimetleri de bir hayli çoktu. Müzenin 2. Katında Osmanlı’ya ait bütün silahlar, sancaklar, askeri elbiseler, tüfek, yay, mızrak, kalkan, havan topları vs. sergileniyordu. Ayrıca 3. Viyana kuşatmasını görsel olarak anlatan resimler de vardı. Uzun uzun inceledikten sonra yolumuza devam ettik. Yolunuz Viyana’ya düşerse Arsenal Müzesine de mutlaka uğrayın. Hem Avrupa hem de Osmanlı tarihine ait birçok bilgi ve eser bulunmakta.

aylak-adam-seyahat-blog-avusturya-viyana-iki-kişi-tarihi-bir-bina-girişi-in-önünde-duruyor

Heldenplatz (Kahramanlar Meydanı)

Burası tam olarak Osmanlı askerlerinin savaşıp alamadıkları yer. Sembolik olarak da büyük bir kapı duruyor. Osmanlı’nın Viyana kapılarından içeri giremediğini simgeliyor. Biz girdik tabii ☺. Bu sebepten dolayı da bu isim verilmiş. Kapıdan içeri girdiğinizde Hofburg İmparatorluk Sarayına girmiş oluyorsunuz.

aylak-adam-seyahat-blog-avusturya- viyana-giriş kapısı-fotoğrafı-iki-insan-ayakta-duruyor

Hofburg İmparatorluk Sarayı

Avusturya-Macar İmparatorluğu’nun yöneticilerinin kaldığı tarihi saray. Daha önce de Habsburg Hanedanlığına ait önemli kişiler burada kalıyorlarmış. Avusturya-Macar İmparatorluğuna ait birçok tarihi eser, krallık taçı vs. değerli esyalar bu sarayda muhafaza ediliyor.

aylak-adam- seyahat-blogu -avusturya-viyana- bir -fotoğraf -tarihi-bina- ve -üç -arkadaş

Schönbrunn Sarayı

Habsburg Hanedanlığına ait saraydır. Çok ironiktir, Habsburg Hanedanlığına son veren anlaşma da bu sarayda imzalanmıştır. Görsel olarak Avrupa’daki özel ve güzel saraylardan birisidir.

aylak-adam-seyahat-blog-avusturya-viyana-resim-tan-avlu-tarihi-bina-çeşme-havzası

Stephansdom (Aziz Stefan Katedrali)

1147 yılında inşa edilmiş ve Viyana’nın simgesi haline gelmiş kilise. 110 m yükseklikte ve 35 m genişlikte yapılmış. Avusturya’daki en önemli Gotik Mimari örneklerinden biridir. Zaman içinde birçok kez restore edilmiştir.

aylak-adam-seyahat-blog-avusturya-viyana-bir-resim-stephansdom-içinden

Kahlenberg (Viyana Tepesi)

Bütün Viyana’yı tepeden görebileceğiniz güzel bir yer. Arabayla bile çıkarken biraz zorlanıyorsunuz ama sonuçta çıktığınıza değiyor. Aynı zamanda Merzifonlu’nun 2. Viyana kuşatması esnasında otağını kurduğu yerdir…

aylak-adam-seyahat-blog-avusturya-viyana-bir-adam-gece-ellerini-uzatmış-poz-veriyor

Tuna Nehri

Tuna Nehri etrafında güzel bir tur yaptık. Gezdiğimiz yerin hemen bitişiğinde Arapların yaptırdığı çok güzel bir cami vardı. Penceresi Tuna Nehrine bakıyor. Ayrıca isteyenler gemiyle de Viyana turu yapabiliyor. Tuna Nehri’nin bu tarafı tarihi ve kültürel binaların olduğu yer, nehrin diğer kısmı ise büyük binaların ve sitelerin olduğu yer. Nehir geçmişi ve bugünü ayırıyor…

aylak-adam-seyahat-blog-avusturya-viyana-viyana`nın-kahlenberg`ten-çekilmiş-güzel-bir-fotoğrafı

Sonuç

Gezinin üzerinden 9 yıl geçtiği için ancak aklımda kalanları yazabildim. Genel izlenimimiz Viyana’nın çok düzenli, tertipli ve temiz bir yer olmasıydı. Turistlere de genellikle hoşgörüyle davranılıyor. Şikayetçi olacağımız herhangi bir şeyle karşılaşmadık…

Gezimden kareler

Bu Blogu paylaş

Merhaba, ben Aylak Adam

Seyahat etmek benim en büyük tutkum! Yeni kültürler keşfetmek, insanlarla tanışmak ve onların hikayelerini dinlemek benim için bir mutluluk kaynağı. Seyahat blogumda seni heyecan dolu maceralarıma davet ediyor, ilginç karşılaşmaları paylaşıyorum. Sürükleyici seyahat deneyimlerimde kendini kaybederek hikayelerimden ilham alabilirsin. Birlikte gezip gördüklerimizi keşfederken keyifli anlara tanık olalım!

Beni instagram´da takip et

Gezi değerlendirmem

Yeme ve İçme
★★★★

Konaklama
★★★★

Aktiviteler
★★★★★

Ulaşım
★★★★★

Yorum bırak

Bu muhteşem bir seyahat ülkesi – orada daha önce tatil yaptın mı? Hangi şehirleri ve yerleri ziyaret ettin? Benimle bu blog yazısının yorumlarında deneyimlerini ve ipuçlarını paylaşırsan çok sevinirim. Mükemmel bir seyahat için ek önerilerin var mı? Deneyimlerin ve ipuçların benim için çok değerli!

En son eklenen gezilerim

İrlanda’nın Sıcak Kalbi: Dublin’de Huzurlu Bir Gezi

İrlanda’nın Sıcak Kalbi: Dublin’de Huzurlu Bir Gezi

Avrupa'nın en sempatik şehri olarak bilinen Dublin yapılan bir araştırmaya göre Avrupa'da en samimi insanların İrlandalılar olduğu ortaya çıkmıştır. Şehri üç günlük bir gezi süresince bu durumu biz de gözlemledik. Dublin tamamen huzur dolu bir atmosfere sahip....

İngiltere: Tarihi Zenginliklerle Dolu Londra’yı Keşfetmek

İngiltere: Tarihi Zenginliklerle Dolu Londra’yı Keşfetmek

Hep televizyonlarda görürdük Londra’da yılbaşını Bir de canlı canlı yaşayalım diye biletimizi alıp 30 Aralık’ta Londra’ya uçtuk. Herhalde gezilecek yerler arasında Avrupa’nın en zengin başkenti diyebiliriz. Biz 5 gün kaldık, ona rağmen birçok yeri göremedik. Londra...

Beni takip et

Marakeş ile Fas’ın Kültürel Zenginliklerine Yolculuk

Marakeş ile Fas’ın Kültürel Zenginliklerine Yolculuk

Marakeş ile Fas’ın Kültürel Zenginliklerine Yolculuk

Fas’a iki defa gitme fırsatım oldu

İlk gittiğimde Aralık ayında ikinci gittiğimde ise Ekim ayında gittik. Bu dönemler Fas için ideal tarihler. Yazın Haziran’la Eylül arası hava 60 dereceye kadar çıkabiliyor, o yüzden yazın Fas’a gitmenizi tavsiye etmem. Fas yaz turizminden kış turiznine kadar her şeyi bir arada bulabileceğiniz güzel bir ülke. Antik şehirler, deniz, çöl, tarih, doğu-batı sentezi, geleneksel-modern çatışması ve tarihi dükkanlarıyla her kesimden turiste hitap eden bir ülke. Bu kadar geniş turist yelpazesi olan başka bir ülke var mı bilmiyorum. Fas’la ilgili çok özel bir bilgi de vereceğim size. Gerçek kraliyetle yönetilen tek Arap ülkesi Fas. Arap ülkelerinde genelde İngiliz veya Fransızlar ülkeyi sömürmüş, daha sonra birini diktatör olarak bırakıp çekilmişler. Fas’ta ise krallık sülaleden geliyor. Yani şu an 6. Muhammed kral, onun dedesi de kraldı, dedesinin dedesi de kraldı vs. Yani gerçek kraliyetle yönetilen tek Arap ülkesi.

Gezilecek yerlerde size kraliyetle yönetilen bu güzel Mağrip ülkesini tanıtmaya çalışacağım.

aylak-adam-seyahat-blog-fas-güzel-bir-foto-mohammed-v-bulvarından

Marrakeş

Şehirlerin şehri Marrakeş. Kızıl şehir. Bugüne kadar gördüğüm en özel şehir. 1001 gece masallarının şehri. Atlas dağlarının eteğinde kurulu kent. Akşamları güneş batarken kızıl şehre bir de akşamın kızılı çökerken bir yandan ezanın sesi, diğer yanda El Fna pazarının gürültüsüne karışıyor. Baharat kokusuyla ciğer kokusunu karışımı, arka fonda sihirbazların ve yılan oynatanların görüntüsüyle birleşiyor. Şehrin en büyük özelliği bütün yapıların kızıl olması. Şehrin her bölümünde 1000 yıllık oryantal dünyayı hissediyorsunuz. Tarihi şehri muhteşem saraylar, camiler, pazarlar ve eski binalar süslüyor. Hiçbir şehirde geleneksel hayatın modern hayatla böyle filtresiz buluştuğunu göremezsiniz. Marrakeş’i gezmek için en az 2-3 günnüzü ayırmanız gerekir. Gezilecek çok yer olmasına rağmen gezeceğiniz yerlerin hemen hemen hepsi merkezde olması size vakit kazandıracaktır.

aylak-adam-seyahat-blog-fas-güzel-foto-marakeş-şehrinden-fotoğraf

El Fna meydanı

Marrakeş’in kalbi. Dünyada 365 gün açık olup pazar kurulan tek yer. İsmini Berberi Muvahidlerin 11. yy’da ölülerin bu meydanda toplatılıp halka izletilmesinden alıyor ve “ölülerin toplandığı yer” anlamına geliyor. Bugün Fas’ta en çok ziyaretçi çeken yer konumuna gelmiş ve 2001 yılında UNESCO tarafından korunmaya alınmış. Halk içinde ise hokkabazların meydanı olarak biliniyor. Marrakeş’te bütün sokaklar bu meydana çıkar. Pazar sabah 10 da açılıyor. Akşam ezanına kadar meydanda hokkabazlar, maymun oynatıcıları, satıcılar, seyyar dişçiler, hikayeciler, kına yapanlar ve sanatkarlar bulunuyor. Akşam ezanıyla birlikte yemek standları ve çadırları kurulmaya başlanıyor. Meydanı yemek buharları ve bulutları kapsıyor. Geceye doğru da yine değişik standlar kurulup yarışmalar düzenleniyor. Benim size tavsiyem hem gündüz hem de akşam vakti burayı ziyaret etmeniz. Özellikle akşamı pazarın gürültüsü ve koşuşturması yaşanırken meydanda bulunan cafelerin birine girin üst kata çıkın ve nane çayı (atay maghribi) eşliğinde meydanı izleyin.

aylak-adam-seyahat-blog-fas-güzel-foto-gece-çekilmiş-el-fna-meydanından

aylak-adam-gezi-blogu-fas-yeşil-gömlekli-bir-adam-boynunda-yılan-tutuyor

Kutubiye Camii

Marrakeş’in sembolü olan cami. Hemen El Fna meydanının yanında bulunuyor. 77 m yüksekliğinde minaresiyle neredeyse bütün Marrakeş’ten gözükecek bir yapıya sahip. Burada Marrakeş’in mimarisiyle de ilgili bir not düşelim. Şehirde öyle düzenli bir yapılaşma var ki hiçbir bina sırıtmıyor. Nerdeyse hepsi aynı renk ve aynı boyda dolayısıyla Marrakeş’in birçok yerinden bu cami gözüküyor. Cami 12. yy’da Muvahidler tarafından yaptırıldı ve içinde 25.000 kişi aynı anda namaz kılabilecek şekilde düzenlendi. Mimari yapısı bütün Mağrip ülkelerinde örnek olarak gösteriliyor. 1147 yılında ilk olarak yapımına başlandı, fakat kıble tam olarak Kabeye doğru olmadığı için binalar tekrar yıkıldı. Daha sonra yapımına tekrar başlanıp tamamlandı. Fas’taki diğer camilerden mimari olarak ayrılan bu camiyi de mutlaka ziyaret edin.

aylak-adam-seyahat-blog-fas-minare-ve-koutoubia-cami-meydanı-güzel-resim-

aylak-adam-seyahat-blog-fas-koutoubia-camisi-içeriden-fotoğraf

Soüks

Tarihi çarşılar ve dükkanlar. El Fna meydanından nerdeyse her sokak bu çarşılara çıkıyor. Çarşıda halıcılar, ipekçiler, dericiler, demirciler, baharatçılar, ayakkabıcılar ve parfümcüler bulunuyor. Biraz daha dış taraflarında fahişe ve uyuşturucu satıcıları da bulunuyor. Ama biz yine iç tarafta kalalım 🙂 Çarşı kadınlar için bulunmaz bir nimet. Bir Kadın bu çarşıda hiç durmadan 12 saat gezebilir ve alışveriş yapabilir. Gerçi kadınlar her çarşıda bu performansı sergileyebilir o da ayrı tabi 🙂

Burada fiyatlar Türkiye’ye göre daha uygun. Çarşıda özellikle hakiki Argan yağı, kına ve çeşitli baharatlar alabilirsiniz. Safran almanızı tavsiye etmem çünkü neredeyse tamamı sahte. Bir de pazarlık yapmayı ihmal etmeyin, size söyledikleri fiyatın %30 a yakın ucuza alabilirsiniz ürünleri.

aylak-adam-seyahat-blog-fas-tarihi-pazarlar-ve-yer-el-fna-meydanı

aylak-adam-seyahat-blog-fas-resmi-baharat-dükkanları-el-fna-meydanı

Bahia Sarayı

18.yy’da 8000 m² alana MağrıbEndülüs stiliyle yapılmış ve 160 odadan oluşan ihtişamlı saray. Yapı ve mimarisiyle hem ilginizi çekecek hem de tam kartpostallık resimlere şahit olacaksınız. Sarayda oymalı duvarlar, süslü fayanslar, sedir tavanlar, mermer avlular ve muz bahçelerine çıkan şirin odalar göreceksiniz. İslam mimarisinin muhteşem zenginlerini görebilirsiniz burada. Kral zamanla sarayın içine bir hamam, bir cami ve güzel bir bahçe yaptırmış. Şu an odaların çoğu boş olsa da sarayı gezerken eski ihtişamı hissedeceksiniz. Bahia kelime anlamı olarak ”çekici – göz alıcı” anlamına gelmekte. Bu saraya gelirken sabah erkenden gelmenizi ve vakit ayırmanızı tavsiye ederim. Burada ayrıca ‘”Çöl aslanı ve Arabistanlı Lavrence” filmleri çekilmiştir.

aylak-adam-seyahat-blog-fas-gözlüklü-bir-adam-bahia-saray-duvarına-dayan-yaslanmış

Menara Bahçeleri

Burası da UNESCO tarafından koruma altına alınmış 850 yıllık park. Şehrin biraz dişina doğru dinlenebileceğiniz güzel bir yer. Bu bahçeyi 12.yy’da Muvahhidler yapmış. 500 hektar bir yüzeye kurulmuş olan bu bahçede ilk olarak zeytin, portakal, kayısı, üzüm, nar, ıncır, hurma, limon ve badem yetişiyordu. Şu anda ise geometrik bir şekilde dikilen ağaçlarda nar, portakal ve zeytin yetişiyor. Parkın ortasında bir de şu havzası bulunuyor. Yalnız Jarden Majorelle gibi renkli bir bahçe bekliyorsanız hayal kırıklığına uğrayabilirsiniz. Burası sade, asırlık zeytin ağaçlarıyla ve geometrik şekliyle uğrayıp kısaca dinlenebileceğiniz bir yer. Biz gidemedik ama renkli bir bahçe ve ihtişam istiyorsanız Jarden Majorelle’i tavsiye ederim.

aylak-adam-travel-bloğu-fas-üç-arkadaş-menarada-fotoğraf-çekiliyor

Safran Bahçesi

Marrakeş’e 30 dakika mesafede bulunan Ourika şehrinde bulunuyor. Resmi adı „Le Paradise du Safran“. İsviçre’den gelip buraya yerleşen bir bayana ait bu bahçe. Önceden yer ayırıp haber verirseniz size safranla ilgili yarım saatlik bir de seminer veriyorlar. Girişte size safran çayı ve safran kokulu ekmek ikram ediyorlar. Safranın toplanma mevsimi Kasım ayı, yani Kasım ayına denk gelirseniz mor mor çiçekleriyle safranları toplayabilirsiniz. Kişi başı 5 Euro almışlardı çok da pahalı değil kesinlikle gitmeye değer. Bahçe büyük bir alana kurulmuş içerisinde limondan portakala kadar bir çok meyve yetişiyor. Bir de yürüyüş parkuru var. Ayakkabılarınızı çıkartıp toprak ve taş üstünde yürüyüş yapıp sonunda da bitkili soğuk suda dinlendiriyorsunuz. Yoğun gezi temposunda bize iyi gelmişti. http://www.paradis-du-safran.com

aylak-adam-travel-blog-fas-safran-bahçe-girişinde-köpeklerle-tanışan-adam

aylak-adam-seyahat-blog-fas-kadınlar-resimde-safran-çayı-bardaklara-dolduruyorlar aylak-adam-seyahat-blogu-fas-safran-bahçesinden-bir-resim

aylak-adam-seyahat-blog-fas-mor-çiçek-safran-çiçekleri-fotoğrafı

Marrakeş mutlaka ama mutlaka görmeniz gereken bir şehir. En az iki gününüzü bu özel şehre ayırın. Size tamamen yabancı olan bir dünya’da bir şehirde sonsuza dek kalmak isteyeceksiniz. Şehri gezerken şehrin ruhunu, mimarisini ve tarihini anlamaya çalışın. Gezebileceğiniz yerleri yukarıda yazdım, bunların dışında faytonla bir saatlik bir tür yapabilirsiniz. Şimdiden iyi eğlenceler.”

Casablanca

aylak-adam-travel-blog-morocco-a-picture-of-the-street-with-palm-trees-in-casablanca

Hasan 2 Camii

Dünyanın en büyük ikinci camii olan Hasan 2 Camii, Atlantik kıyısında denizin doldurulması ile elde edilen bir alanda inşa edilmiştir. Aynı anda 25.000 kişinin cami içinde, 80.000 kişinin avluda namaz kılmasına olanak verecek derecede geniş yapılmıştır. Minaresi 210 metre yükseklikle dünyada tek olma özelliğine sahiptir. 10.000 metrekare mozaik zemin, 67.000 metrekare mermer ve 53.000 metrekare boyalı ahşap tavan döşenmiştir. Müthiş bir görüntüsü ile dikkat çeken camii, 1993 yılında yapılmış ve Casablanca’nın sembolü haline gelmiştir.

aylak-adam-travel-blog-morocco-picture-of-a-man-in-front-of-the-mosque-hassan-2

La Corniche

Casablanca’da bulunan kordon boyu, sahil yoludur. Özellikle akşamları cıvıl cıvıl. Deniz kenarına kurulan café ve barlarda insanlar stres atıyor. Palmiye ağaçlarıyla süslü caddede uzun uzun yürüyüş yapabilirsiniz. Size tavsiyem Hasan 2 Camii’ni ziyaret ettiyseniz sahil yolundan Marocco Mall’a kadar yürüyebilirsiniz. Yol boyunca lüks otel, restoran ve havuzlara da rastlayacaksınız. İsteyenler Ain Diab sahilinde denize de girebilir. Mesafe yürüyerek bir saate kadar yakın süreceğinden dolayı arada bir café de mola da verebilirsiniz.

Central Market

Casablanca’da yaşayan halkın günlük hayatını merak edenler için mutlaka uğranması gereken bir yer. Aslında bildiğimiz bir çarşı. Yalnız Corniche’den farkı, gelir seviyesi düşük olan insanların uğradığı bir Pazar. Yalnız akşam saatlerinde aşırı bir yoğunluk var, hareket ederken zorlanıyorsunuz. Fotoğraf severler için de burada çok doğal ve orijinal fotoğraf imkanları var.

aylak-adam-travel-blog-morocco-a-photo-of-the-central-market-in-casablanca

Eski Şehir-Medina

Casablanca’nın eski şehri. Bir nevi varoşlar da diyebiliriz buraya. Yalnız varoş deyince sizi korkutmasın, gayet güvenli bir yer. Sokakta insanlar size bir şey satmaya çalışıyor, fakat istemediğinizi söyleyince dönüp gidiyorlar ve ısrar etmiyorlar. Casablanca’nın diğer yüzünü görmek istiyorsanız burayı da ziyaret edip alışveriş yapabilirsiniz.

aylak-adam-travel-blog-morocco-a-nice-photo-from-the-old-town-medina

Mozelyum

Kralların mezarı. Muhteşem mermer ve lahitlerden oluşan kralların son durağı. Piramit şeklindeki çatısı ve iç dekorasyonu Vietnamlı mimar Vo Toan tarafından yapılmıştır. İçerisinde gezebilir ve fotoğraf çekebilirsiniz, fakat sessiz olmak zorundasınız.

Rabat Kalesi (Kasbah des Oudaia)

Arap ülkelerinde “Kasbah” kelimesi, şehrin iç veya dış tarafında bulunan kalelere verilen addır. Bu kale hemen Atlantik Okyanusu‘nun dibinde kurulmuş. Kale içine girmeden önce Endülüs bahçesinden geçiyorsunuz. Kalenin dış tarafında da resimlerde gördüğümüz mavi duvarlı sokaklar bulunuyor. Otantik çiçeklerle süslü mavi renkli sokaklarda gitarcılar ziyaretçilere müzik resitali sunuyor. Kalenin iç tarafına girince Atlantik Okyanusu, Bouregreg Nehri ve Sale şehrini görebileceğiniz güzel bir manzarayla karşılaşıyorsunuz. Kale 12. yüzyılda yapıldı ve sonraları birkaç kez yıkılıp tekrar onarıldı. Daha sonra içine bir saray ve camii yapıldı. Kaleye ait en eski yapı Bab-El Oudaia (Oudaia kapısı).

aylak-adam-travel-blog-morocco-a-photo-of-her-three-friends-in-rabat-castle

Fes

Tarihi Fes şehri, yeryüzündeki Ortaçağ döneminden kalma İslam kentleri içinde hiç bozulmadan günümüze kadar korunarak gelmiş en iyi şehirlerden birisidir. 8. yüzyılda kurulan ve dünyanın en eski üniversitesine ev sahipliği yapan şehir, 13.-14. yüzyıllarda Marinid’lerin egemenliği altında doruğuna ulaşmış, bu dönemde krallığın başkenti olarak Marakeş‘in yerini almıştır. Tarihi eski şehirde şu anda 600 camii, 200 mabet ve sizi kendinizi labirentin içinde hissettirecek birbiriyle bağlantılı 600 cadde bulunuyor. O kadar iç içe ve karmaşık ki, eski şehrin sokaklarını gösteren bir harita bile bulunmuyor.

aylak-adam-travel-blog-morocco-a-photo-of-the-squares-of-the-city-of-fes

Bab Bou Jeloud

Tarihi eski şehirde bulunan büyük giriş kapısı. Burası aynı zamanda Fes şehrinin sembolü. Kapı 20. yüzyılın başında yapıldı ve ülkedeki güzel mimariye örnek olarak gösterilen yapılardan bir tanesi. İsmini “Bou Jnoud” kelimesinden, yani askeri alan veya meydan dan aldığı söyleniyor. Halk içinde Baghdadi kapısı olarak da bilinir.

aylak-adam-travel-blog-morocco-a-picture-from-the-side-streets-of-the-town-bab-bou-jeloud aylak-adam-travel-blog-morocco-a-photo-of-bab-bou-jeloud-in-the-bazaar-of-the-old-town aylak-adam-travel-blog-morocco-a-photo-of-the-entrance-gate-bab-bou-jeloud-of-the-city-of-fes

Eski Şehir

Şehrin kurulmasıyla beraber kurulan ve 20 yıl önce UNESCO tarafından koruma altına alınan tarihi çarşı. İçinde kendinizi hiçbir zaman içinden çıkamayacağınız bir labirentte hissedeceksiniz. Çarşıda kokular, sesler ve duygular iç içe geçiyor. Hoş esanslarla baharat kokuları, deri ve çöp kokularıyla karışıyor. Arka fonda müezzinin sesi pazarcıların sesine karışırken yanınızdan yük dolu hayvanların geçtiğine şahit olacaksınız. Bu çarşıda Fas kültürüne ait bütün renkleri ve Fas kültürünü bir arada görebilirsiniz.

Tabakhane

Fes çarşısında bulunan tabakhaneyi de ziyaret etmeyi ihmal etmeyin. İçeri girerken size bir nane veriyorlar, kokuya dayanamazsanız diye, fakat o kadar da kötü değil kokusu. Tabakhaneyi izlediğiniz yer aynı zamanda bir deri dükkanı. Deri alışverişinizi buradan da yapabilirsiniz. Dünyada bu şekilde geleneksel olarak derinin işlendiği pek de tabakhane yoktur herhalde.

Tabakhane ile ilgili detaylı bilgi isteyenler için aşağıda Vikipedi’den aldığım bilgileri paylaşıyorum:

Tabakhane – deri tabaklanan fabrikadır. Ham deri olarak gelir ve bitmiş deri olarak fabrikadan çıkar. Tabakhane deri tabaklanan fabrikaya verilen addir. Her türlü hayvanın postu buraya yaş ya da tuzlanmış deri olarak gelir ve çeşitli aşamalardan geçtikten sonra tabaklanmış ya da bitmiş deri olarak fabrikadan çıkar. Deri tabaklamasında esas derinin organik bir nesneden inorganik bir nesneye çevrilmesidir. Tabakhane debbaghaneden gelen bir kelimedir. Debbag eski dilde deri işleyen kişiye verilen isimdi, bu işin yapıldığı yerede debbaghane denirdi. Günümüze ise bu kelime tabakhane olarak gelmiştir. Osmanlıda debbağlık önemli zannaatlardan biriydi.

Mesleğin ahilik ocakları vardı, bu işin piri de Ahi Evran‘dı. Deri işlemesi meşakkatli, emek isteyen ve severek yapılması gereken bir iştir. Deri çeşitli kimyasal ve fiziksel işlemlerden geçerek bir mamül olur ve bizim hizmetimize sunulur. Her işlemin kendine has önemi vardır.

Bir işlemi yanlış veya eksik yapmak deriyi kullanılamaz hale getirebilir. Osmanlı döneminde deri tekeli vardı… Safranbolu da derinin tabaklanması olabilmesi için o dönemin ileri gelenleri çeşitli tedbirler almışlar… Safranbolu da tabaklanmayan deriyi satanlardan o dönemin tüccarları alış veriş yapmazlar ve mecburen Safranbolu da deriyi tabaklananlar satılırdı o dönem çok para kazanan Safranbolu iş adamları

Köşkler, konaklar ve 99 odalı evler yaptırmış… Bazı evlerin içine çeşme dahi getirilmiştir… Safranbolu da taze köpek dışkısı için tabakhanelerde yaygın olarak binlerce köpek beslenirmiş. Ham deri, kıllardan, yağ ve et tabakalarından mekanik olarak temizlendikten sonra kimyasal olarak işlendiği sama safhasında, taze köpek dışkısı enzimlere ihtiyaç duyulduğundan, Tabakhanelerin olduğu yerleşim yerlerinde çoluk çocuk ellerinde teneke maşrapalar, köpek dışkısı toplarlar, sama işlemi ancak dumanı tüten taze dışkı yapılabildiğinden koşa koşa tabakhanelere yetiştirirlermiş.

“Tabakhaneye bok yetiştirmek” deyimi de bu sebeple kullanılır….

Kaynak: Vikipedi

Kraliyet Sarayı

Kral’ın Fes’teki sarayı. 80 hektar alan üzerine kurulu komplekste bir saray, bir camii ve bir medrese bulunuyor. İlk olarak dikkat çeken şey sarayın kapısı. Kapı büyük oyma yapılardan oluşuyor.

Sarayın çok ihtişamlı bir görüntüsü var fakat ziyaretçilere kapalı. Kapalı olduğundan dolayı en fazla 5 dakika durabilir, avlusunda gezinip fotoğraf çekinebilirsiniz. Bazı günlerde askerler fotoğraf çekimine de izin vermiyor ona göre dikkat edin 🙂

aylak-adam-seyahat-blog-fas-dört-arkadaşın-kraliyet-saray-önünde-çekilen-fotoğrafı

Sonuç

İki defa gittiğim Fas aynı zamanda bir zaman yolculuğu oldu diyebilirim. Burada geleneksel ve modern tamamen iç içe geçmiş. Bana Fas geleneksel bir ülke mi yoksa modern bir ülke mi deseniz cevap veremem herhalde. Sadece yapılar değil hayat tarzları da karışmış. Bir yanda Atlas dağlarının eteğinde çadır ve çöl hayatı yaşayanlar diğer tarafta Marrakesh’te modern ve lüks hayat yaşayanlar. Fas hem Avrupa’ya hem de Afrikya’ya açılan bir kapı. 1001 gece masallarında anlatılan bir ülkede gezip, müzik eşliğinde nane çayı içmek isteyenler için güzel bir tercih.

Fas aynı zamanda çok güvenilir bir ülke. Tek başına gece saatinde sokakta gezen çok kadın gördük. Kaldığımız süre boyunca da en ufak bir sounla karşılaşmadık.

Bizim gidemediğimiz fakat gitmeye değer diğer yerler ise, bir çöl turu, Chefchaouen ve Agadir.

Gezimden kareler

Bu Blogu paylaş

Merhaba, ben Aylak Adam

Seyahat etmek benim en büyük tutkum! Yeni kültürler keşfetmek, insanlarla tanışmak ve onların hikayelerini dinlemek benim için bir mutluluk kaynağı. Seyahat blogumda seni heyecan dolu maceralarıma davet ediyor, ilginç karşılaşmaları paylaşıyorum. Sürükleyici seyahat deneyimlerimde kendini kaybederek hikayelerimden ilham alabilirsin. Birlikte gezip gördüklerimizi keşfederken keyifli anlara tanık olalım!

Beni instagram´da takip et

Gezi değerlendirmem

Yeme ve İçme
★★★★

Konaklama
★★★★

Aktiviteler
★★★★★

Ulaşım
★★★★★

Yorum bırak

Bu muhteşem bir seyahat ülkesi – orada daha önce tatil yaptın mı? Hangi şehirleri ve yerleri ziyaret ettin? Benimle bu blog yazısının yorumlarında deneyimlerini ve ipuçlarını paylaşırsan çok sevinirim. Mükemmel bir seyahat için ek önerilerin var mı? Deneyimlerin ve ipuçların benim için çok değerli!

En son eklenen gezilerim

İrlanda’nın Sıcak Kalbi: Dublin’de Huzurlu Bir Gezi

İrlanda’nın Sıcak Kalbi: Dublin’de Huzurlu Bir Gezi

Avrupa'nın en sempatik şehri olarak bilinen Dublin yapılan bir araştırmaya göre Avrupa'da en samimi insanların İrlandalılar olduğu ortaya çıkmıştır. Şehri üç günlük bir gezi süresince bu durumu biz de gözlemledik. Dublin tamamen huzur dolu bir atmosfere sahip....

İngiltere: Tarihi Zenginliklerle Dolu Londra’yı Keşfetmek

İngiltere: Tarihi Zenginliklerle Dolu Londra’yı Keşfetmek

Hep televizyonlarda görürdük Londra’da yılbaşını Bir de canlı canlı yaşayalım diye biletimizi alıp 30 Aralık’ta Londra’ya uçtuk. Herhalde gezilecek yerler arasında Avrupa’nın en zengin başkenti diyebiliriz. Biz 5 gün kaldık, ona rağmen birçok yeri göremedik. Londra...

Beni takip et