Havasıyla, insanıyla, sahilleriyle, kültürüyle ve tarihiyle sizi kendisine hayran bırakacak bir ülke Atlas Okyanusu'na kıyısı olan Portekiz, Avrupa'nın güneyinde İspanya'ya komşu bir ülke. Fado (Portekiz Müziği), Fiesta (Eğlence) ve Futbol yani 3F'yi tam anlamıyla...

Marakeş ile Fas’ın Kültürel Zenginliklerine Yolculuk
Fas’a iki defa gitme fırsatım oldu
İlk gittiğimde Aralık ayında ikinci gittiğimde ise Ekim ayında gittik. Bu dönemler Fas için ideal tarihler. Yazın Haziran’la Eylül arası hava 60 dereceye kadar çıkabiliyor, o yüzden yazın Fas’a gitmenizi tavsiye etmem. Fas yaz turizminden kış turiznine kadar her şeyi bir arada bulabileceğiniz güzel bir ülke. Antik şehirler, deniz, çöl, tarih, doğu-batı sentezi, geleneksel-modern çatışması ve tarihi dükkanlarıyla her kesimden turiste hitap eden bir ülke. Bu kadar geniş turist yelpazesi olan başka bir ülke var mı bilmiyorum. Fas’la ilgili çok özel bir bilgi de vereceğim size. Gerçek kraliyetle yönetilen tek Arap ülkesi Fas. Arap ülkelerinde genelde İngiliz veya Fransızlar ülkeyi sömürmüş, daha sonra birini diktatör olarak bırakıp çekilmişler. Fas’ta ise krallık sülaleden geliyor. Yani şu an 6. Muhammed kral, onun dedesi de kraldı, dedesinin dedesi de kraldı vs. Yani gerçek kraliyetle yönetilen tek Arap ülkesi.
Gezilecek yerlerde size kraliyetle yönetilen bu güzel Mağrip ülkesini tanıtmaya çalışacağım.
Marrakeş
Şehirlerin şehri Marrakeş. Kızıl şehir. Bugüne kadar gördüğüm en özel şehir. 1001 gece masallarının şehri. Atlas dağlarının eteğinde kurulu kent. Akşamları güneş batarken kızıl şehre bir de akşamın kızılı çökerken bir yandan ezanın sesi, diğer yanda El Fna pazarının gürültüsüne karışıyor. Baharat kokusuyla ciğer kokusunu karışımı, arka fonda sihirbazların ve yılan oynatanların görüntüsüyle birleşiyor. Şehrin en büyük özelliği bütün yapıların kızıl olması. Şehrin her bölümünde 1000 yıllık oryantal dünyayı hissediyorsunuz. Tarihi şehri muhteşem saraylar, camiler, pazarlar ve eski binalar süslüyor. Hiçbir şehirde geleneksel hayatın modern hayatla böyle filtresiz buluştuğunu göremezsiniz. Marrakeş’i gezmek için en az 2-3 günnüzü ayırmanız gerekir. Gezilecek çok yer olmasına rağmen gezeceğiniz yerlerin hemen hemen hepsi merkezde olması size vakit kazandıracaktır.
El Fna meydanı
Marrakeş’in kalbi. Dünyada 365 gün açık olup pazar kurulan tek yer. İsmini Berberi Muvahidlerin 11. yy’da ölülerin bu meydanda toplatılıp halka izletilmesinden alıyor ve “ölülerin toplandığı yer” anlamına geliyor. Bugün Fas’ta en çok ziyaretçi çeken yer konumuna gelmiş ve 2001 yılında UNESCO tarafından korunmaya alınmış. Halk içinde ise hokkabazların meydanı olarak biliniyor. Marrakeş’te bütün sokaklar bu meydana çıkar. Pazar sabah 10 da açılıyor. Akşam ezanına kadar meydanda hokkabazlar, maymun oynatıcıları, satıcılar, seyyar dişçiler, hikayeciler, kına yapanlar ve sanatkarlar bulunuyor. Akşam ezanıyla birlikte yemek standları ve çadırları kurulmaya başlanıyor. Meydanı yemek buharları ve bulutları kapsıyor. Geceye doğru da yine değişik standlar kurulup yarışmalar düzenleniyor. Benim size tavsiyem hem gündüz hem de akşam vakti burayı ziyaret etmeniz. Özellikle akşamı pazarın gürültüsü ve koşuşturması yaşanırken meydanda bulunan cafelerin birine girin üst kata çıkın ve nane çayı (atay maghribi) eşliğinde meydanı izleyin.
Kutubiye Camii
Marrakeş’in sembolü olan cami. Hemen El Fna meydanının yanında bulunuyor. 77 m yüksekliğinde minaresiyle neredeyse bütün Marrakeş’ten gözükecek bir yapıya sahip. Burada Marrakeş’in mimarisiyle de ilgili bir not düşelim. Şehirde öyle düzenli bir yapılaşma var ki hiçbir bina sırıtmıyor. Nerdeyse hepsi aynı renk ve aynı boyda dolayısıyla Marrakeş’in birçok yerinden bu cami gözüküyor. Cami 12. yy’da Muvahidler tarafından yaptırıldı ve içinde 25.000 kişi aynı anda namaz kılabilecek şekilde düzenlendi. Mimari yapısı bütün Mağrip ülkelerinde örnek olarak gösteriliyor. 1147 yılında ilk olarak yapımına başlandı, fakat kıble tam olarak Kabeye doğru olmadığı için binalar tekrar yıkıldı. Daha sonra yapımına tekrar başlanıp tamamlandı. Fas’taki diğer camilerden mimari olarak ayrılan bu camiyi de mutlaka ziyaret edin.
Soüks
Tarihi çarşılar ve dükkanlar. El Fna meydanından nerdeyse her sokak bu çarşılara çıkıyor. Çarşıda halıcılar, ipekçiler, dericiler, demirciler, baharatçılar, ayakkabıcılar ve parfümcüler bulunuyor. Biraz daha dış taraflarında fahişe ve uyuşturucu satıcıları da bulunuyor. Ama biz yine iç tarafta kalalım 🙂 Çarşı kadınlar için bulunmaz bir nimet. Bir Kadın bu çarşıda hiç durmadan 12 saat gezebilir ve alışveriş yapabilir. Gerçi kadınlar her çarşıda bu performansı sergileyebilir o da ayrı tabi 🙂
Burada fiyatlar Türkiye’ye göre daha uygun. Çarşıda özellikle hakiki Argan yağı, kına ve çeşitli baharatlar alabilirsiniz. Safran almanızı tavsiye etmem çünkü neredeyse tamamı sahte. Bir de pazarlık yapmayı ihmal etmeyin, size söyledikleri fiyatın %30 a yakın ucuza alabilirsiniz ürünleri.
Bahia Sarayı
18.yy’da 8000 m² alana Mağrıb – Endülüs stiliyle yapılmış ve 160 odadan oluşan ihtişamlı saray. Yapı ve mimarisiyle hem ilginizi çekecek hem de tam kartpostallık resimlere şahit olacaksınız. Sarayda oymalı duvarlar, süslü fayanslar, sedir tavanlar, mermer avlular ve muz bahçelerine çıkan şirin odalar göreceksiniz. İslam mimarisinin muhteşem zenginlerini görebilirsiniz burada. Kral zamanla sarayın içine bir hamam, bir cami ve güzel bir bahçe yaptırmış. Şu an odaların çoğu boş olsa da sarayı gezerken eski ihtişamı hissedeceksiniz. Bahia kelime anlamı olarak ”çekici – göz alıcı” anlamına gelmekte. Bu saraya gelirken sabah erkenden gelmenizi ve vakit ayırmanızı tavsiye ederim. Burada ayrıca ‘”Çöl aslanı ve Arabistanlı Lavrence” filmleri çekilmiştir.
Menara Bahçeleri
Burası da UNESCO tarafından koruma altına alınmış 850 yıllık park. Şehrin biraz dişina doğru dinlenebileceğiniz güzel bir yer. Bu bahçeyi 12.yy’da Muvahhidler yapmış. 500 hektar bir yüzeye kurulmuş olan bu bahçede ilk olarak zeytin, portakal, kayısı, üzüm, nar, ıncır, hurma, limon ve badem yetişiyordu. Şu anda ise geometrik bir şekilde dikilen ağaçlarda nar, portakal ve zeytin yetişiyor. Parkın ortasında bir de şu havzası bulunuyor. Yalnız Jarden Majorelle gibi renkli bir bahçe bekliyorsanız hayal kırıklığına uğrayabilirsiniz. Burası sade, asırlık zeytin ağaçlarıyla ve geometrik şekliyle uğrayıp kısaca dinlenebileceğiniz bir yer. Biz gidemedik ama renkli bir bahçe ve ihtişam istiyorsanız Jarden Majorelle’i tavsiye ederim.
Safran Bahçesi
Marrakeş’e 30 dakika mesafede bulunan Ourika şehrinde bulunuyor. Resmi adı „Le Paradise du Safran“. İsviçre’den gelip buraya yerleşen bir bayana ait bu bahçe. Önceden yer ayırıp haber verirseniz size safranla ilgili yarım saatlik bir de seminer veriyorlar. Girişte size safran çayı ve safran kokulu ekmek ikram ediyorlar. Safranın toplanma mevsimi Kasım ayı, yani Kasım ayına denk gelirseniz mor mor çiçekleriyle safranları toplayabilirsiniz. Kişi başı 5 Euro almışlardı çok da pahalı değil kesinlikle gitmeye değer. Bahçe büyük bir alana kurulmuş içerisinde limondan portakala kadar bir çok meyve yetişiyor. Bir de yürüyüş parkuru var. Ayakkabılarınızı çıkartıp toprak ve taş üstünde yürüyüş yapıp sonunda da bitkili soğuk suda dinlendiriyorsunuz. Yoğun gezi temposunda bize iyi gelmişti. http://www.paradis-du-safran.com
Marrakeş mutlaka ama mutlaka görmeniz gereken bir şehir. En az iki gününüzü bu özel şehre ayırın. Size tamamen yabancı olan bir dünya’da bir şehirde sonsuza dek kalmak isteyeceksiniz. Şehri gezerken şehrin ruhunu, mimarisini ve tarihini anlamaya çalışın. Gezebileceğiniz yerleri yukarıda yazdım, bunların dışında faytonla bir saatlik bir tür yapabilirsiniz. Şimdiden iyi eğlenceler.”
Casablanca
Hasan 2 Camii
Dünyanın en büyük ikinci camii olan Hasan 2 Camii, Atlantik kıyısında denizin doldurulması ile elde edilen bir alanda inşa edilmiştir. Aynı anda 25.000 kişinin cami içinde, 80.000 kişinin avluda namaz kılmasına olanak verecek derecede geniş yapılmıştır. Minaresi 210 metre yükseklikle dünyada tek olma özelliğine sahiptir. 10.000 metrekare mozaik zemin, 67.000 metrekare mermer ve 53.000 metrekare boyalı ahşap tavan döşenmiştir. Müthiş bir görüntüsü ile dikkat çeken camii, 1993 yılında yapılmış ve Casablanca’nın sembolü haline gelmiştir.
La Corniche
Casablanca’da bulunan kordon boyu, sahil yoludur. Özellikle akşamları cıvıl cıvıl. Deniz kenarına kurulan café ve barlarda insanlar stres atıyor. Palmiye ağaçlarıyla süslü caddede uzun uzun yürüyüş yapabilirsiniz. Size tavsiyem Hasan 2 Camii’ni ziyaret ettiyseniz sahil yolundan Marocco Mall’a kadar yürüyebilirsiniz. Yol boyunca lüks otel, restoran ve havuzlara da rastlayacaksınız. İsteyenler Ain Diab sahilinde denize de girebilir. Mesafe yürüyerek bir saate kadar yakın süreceğinden dolayı arada bir café de mola da verebilirsiniz.
Central Market
Casablanca’da yaşayan halkın günlük hayatını merak edenler için mutlaka uğranması gereken bir yer. Aslında bildiğimiz bir çarşı. Yalnız Corniche’den farkı, gelir seviyesi düşük olan insanların uğradığı bir Pazar. Yalnız akşam saatlerinde aşırı bir yoğunluk var, hareket ederken zorlanıyorsunuz. Fotoğraf severler için de burada çok doğal ve orijinal fotoğraf imkanları var.
Eski Şehir-Medina
Casablanca’nın eski şehri. Bir nevi varoşlar da diyebiliriz buraya. Yalnız varoş deyince sizi korkutmasın, gayet güvenli bir yer. Sokakta insanlar size bir şey satmaya çalışıyor, fakat istemediğinizi söyleyince dönüp gidiyorlar ve ısrar etmiyorlar. Casablanca’nın diğer yüzünü görmek istiyorsanız burayı da ziyaret edip alışveriş yapabilirsiniz.
Mozelyum
Kralların mezarı. Muhteşem mermer ve lahitlerden oluşan kralların son durağı. Piramit şeklindeki çatısı ve iç dekorasyonu Vietnamlı mimar Vo Toan tarafından yapılmıştır. İçerisinde gezebilir ve fotoğraf çekebilirsiniz, fakat sessiz olmak zorundasınız.
Rabat Kalesi (Kasbah des Oudaia)
Arap ülkelerinde “Kasbah” kelimesi, şehrin iç veya dış tarafında bulunan kalelere verilen addır. Bu kale hemen Atlantik Okyanusu‘nun dibinde kurulmuş. Kale içine girmeden önce Endülüs bahçesinden geçiyorsunuz. Kalenin dış tarafında da resimlerde gördüğümüz mavi duvarlı sokaklar bulunuyor. Otantik çiçeklerle süslü mavi renkli sokaklarda gitarcılar ziyaretçilere müzik resitali sunuyor. Kalenin iç tarafına girince Atlantik Okyanusu, Bouregreg Nehri ve Sale şehrini görebileceğiniz güzel bir manzarayla karşılaşıyorsunuz. Kale 12. yüzyılda yapıldı ve sonraları birkaç kez yıkılıp tekrar onarıldı. Daha sonra içine bir saray ve camii yapıldı. Kaleye ait en eski yapı Bab-El Oudaia (Oudaia kapısı).
Fes
Tarihi Fes şehri, yeryüzündeki Ortaçağ döneminden kalma İslam kentleri içinde hiç bozulmadan günümüze kadar korunarak gelmiş en iyi şehirlerden birisidir. 8. yüzyılda kurulan ve dünyanın en eski üniversitesine ev sahipliği yapan şehir, 13.-14. yüzyıllarda Marinid’lerin egemenliği altında doruğuna ulaşmış, bu dönemde krallığın başkenti olarak Marakeş‘in yerini almıştır. Tarihi eski şehirde şu anda 600 camii, 200 mabet ve sizi kendinizi labirentin içinde hissettirecek birbiriyle bağlantılı 600 cadde bulunuyor. O kadar iç içe ve karmaşık ki, eski şehrin sokaklarını gösteren bir harita bile bulunmuyor.
Bab Bou Jeloud
Tarihi eski şehirde bulunan büyük giriş kapısı. Burası aynı zamanda Fes şehrinin sembolü. Kapı 20. yüzyılın başında yapıldı ve ülkedeki güzel mimariye örnek olarak gösterilen yapılardan bir tanesi. İsmini “Bou Jnoud” kelimesinden, yani askeri alan veya meydan dan aldığı söyleniyor. Halk içinde Baghdadi kapısı olarak da bilinir.
Eski Şehir
Şehrin kurulmasıyla beraber kurulan ve 20 yıl önce UNESCO tarafından koruma altına alınan tarihi çarşı. İçinde kendinizi hiçbir zaman içinden çıkamayacağınız bir labirentte hissedeceksiniz. Çarşıda kokular, sesler ve duygular iç içe geçiyor. Hoş esanslarla baharat kokuları, deri ve çöp kokularıyla karışıyor. Arka fonda müezzinin sesi pazarcıların sesine karışırken yanınızdan yük dolu hayvanların geçtiğine şahit olacaksınız. Bu çarşıda Fas kültürüne ait bütün renkleri ve Fas kültürünü bir arada görebilirsiniz.
Tabakhane
Fes çarşısında bulunan tabakhaneyi de ziyaret etmeyi ihmal etmeyin. İçeri girerken size bir nane veriyorlar, kokuya dayanamazsanız diye, fakat o kadar da kötü değil kokusu. Tabakhaneyi izlediğiniz yer aynı zamanda bir deri dükkanı. Deri alışverişinizi buradan da yapabilirsiniz. Dünyada bu şekilde geleneksel olarak derinin işlendiği pek de tabakhane yoktur herhalde.
Tabakhane ile ilgili detaylı bilgi isteyenler için aşağıda Vikipedi’den aldığım bilgileri paylaşıyorum:
Tabakhane – deri tabaklanan fabrikadır. Ham deri olarak gelir ve bitmiş deri olarak fabrikadan çıkar. Tabakhane deri tabaklanan fabrikaya verilen addir. Her türlü hayvanın postu buraya yaş ya da tuzlanmış deri olarak gelir ve çeşitli aşamalardan geçtikten sonra tabaklanmış ya da bitmiş deri olarak fabrikadan çıkar. Deri tabaklamasında esas derinin organik bir nesneden inorganik bir nesneye çevrilmesidir. Tabakhane debbaghaneden gelen bir kelimedir. Debbag eski dilde deri işleyen kişiye verilen isimdi, bu işin yapıldığı yerede debbaghane denirdi. Günümüze ise bu kelime tabakhane olarak gelmiştir. Osmanlıda debbağlık önemli zannaatlardan biriydi.
Mesleğin ahilik ocakları vardı, bu işin piri de Ahi Evran‘dı. Deri işlemesi meşakkatli, emek isteyen ve severek yapılması gereken bir iştir. Deri çeşitli kimyasal ve fiziksel işlemlerden geçerek bir mamül olur ve bizim hizmetimize sunulur. Her işlemin kendine has önemi vardır.
Bir işlemi yanlış veya eksik yapmak deriyi kullanılamaz hale getirebilir. Osmanlı döneminde deri tekeli vardı… Safranbolu da derinin tabaklanması olabilmesi için o dönemin ileri gelenleri çeşitli tedbirler almışlar… Safranbolu da tabaklanmayan deriyi satanlardan o dönemin tüccarları alış veriş yapmazlar ve mecburen Safranbolu da deriyi tabaklananlar satılırdı o dönem çok para kazanan Safranbolu iş adamları
Köşkler, konaklar ve 99 odalı evler yaptırmış… Bazı evlerin içine çeşme dahi getirilmiştir… Safranbolu da taze köpek dışkısı için tabakhanelerde yaygın olarak binlerce köpek beslenirmiş. Ham deri, kıllardan, yağ ve et tabakalarından mekanik olarak temizlendikten sonra kimyasal olarak işlendiği sama safhasında, taze köpek dışkısı enzimlere ihtiyaç duyulduğundan, Tabakhanelerin olduğu yerleşim yerlerinde çoluk çocuk ellerinde teneke maşrapalar, köpek dışkısı toplarlar, sama işlemi ancak dumanı tüten taze dışkı yapılabildiğinden koşa koşa tabakhanelere yetiştirirlermiş.
“Tabakhaneye bok yetiştirmek” deyimi de bu sebeple kullanılır….
Kaynak: Vikipedi
Kraliyet Sarayı
Kral’ın Fes’teki sarayı. 80 hektar alan üzerine kurulu komplekste bir saray, bir camii ve bir medrese bulunuyor. İlk olarak dikkat çeken şey sarayın kapısı. Kapı büyük oyma yapılardan oluşuyor.
Sarayın çok ihtişamlı bir görüntüsü var fakat ziyaretçilere kapalı. Kapalı olduğundan dolayı en fazla 5 dakika durabilir, avlusunda gezinip fotoğraf çekinebilirsiniz. Bazı günlerde askerler fotoğraf çekimine de izin vermiyor ona göre dikkat edin 🙂
Sonuç
İki defa gittiğim Fas aynı zamanda bir zaman yolculuğu oldu diyebilirim. Burada geleneksel ve modern tamamen iç içe geçmiş. Bana Fas geleneksel bir ülke mi yoksa modern bir ülke mi deseniz cevap veremem herhalde. Sadece yapılar değil hayat tarzları da karışmış. Bir yanda Atlas dağlarının eteğinde çadır ve çöl hayatı yaşayanlar diğer tarafta Marrakesh’te modern ve lüks hayat yaşayanlar. Fas hem Avrupa’ya hem de Afrikya’ya açılan bir kapı. 1001 gece masallarında anlatılan bir ülkede gezip, müzik eşliğinde nane çayı içmek isteyenler için güzel bir tercih.
Fas aynı zamanda çok güvenilir bir ülke. Tek başına gece saatinde sokakta gezen çok kadın gördük. Kaldığımız süre boyunca da en ufak bir sounla karşılaşmadık.
Bizim gidemediğimiz fakat gitmeye değer diğer yerler ise, bir çöl turu, Chefchaouen ve Agadir.
Gezimden kareler
Bu Blogu paylaş

Merhaba, ben Aylak Adam
Seyahat etmek benim en büyük tutkum! Yeni kültürler keşfetmek, insanlarla tanışmak ve onların hikayelerini dinlemek benim için bir mutluluk kaynağı. Seyahat blogumda seni heyecan dolu maceralarıma davet ediyor, ilginç karşılaşmaları paylaşıyorum. Sürükleyici seyahat deneyimlerimde kendini kaybederek hikayelerimden ilham alabilirsin. Birlikte gezip gördüklerimizi keşfederken keyifli anlara tanık olalım!

Beni instagram´da takip et

Gezi değerlendirmem
Yeme ve İçme
★★★★
Konaklama
★★★★
Aktiviteler
★★★★★
Ulaşım
★★★★★
Yorum bırak
Bu muhteşem bir seyahat ülkesi – orada daha önce tatil yaptın mı? Hangi şehirleri ve yerleri ziyaret ettin? Benimle bu blog yazısının yorumlarında deneyimlerini ve ipuçlarını paylaşırsan çok sevinirim. Mükemmel bir seyahat için ek önerilerin var mı? Deneyimlerin ve ipuçların benim için çok değerli!
En son eklenen gezilerim
Beni takip et