Havasıyla, insanıyla, sahilleriyle, kültürüyle ve tarihiyle sizi kendisine hayran bırakacak bir ülke Atlas Okyanusu'na kıyısı olan Portekiz, Avrupa'nın güneyinde İspanya'ya komşu bir ülke. Fado (Portekiz Müziği), Fiesta (Eğlence) ve Futbol yani 3F'yi tam anlamıyla...

Portekiz: Hayranlık Uyandıran Bir Ülke – İnsanlar, Sahiller, Kültür, Tarih
Havasıyla, insanıyla, sahilleriyle, kültürüyle ve tarihiyle sizi kendisine hayran bırakacak bir ülke
Atlas Okyanusu’na kıyısı olan Portekiz, Avrupa’nın güneyinde İspanya’ya komşu bir ülke. Fado (Portekiz Müziği), Fiesta (Eğlence) ve Futbol yani 3F’yi tam anlamıyla yaşayabileceğiniz bir ülke. Diğer Akdeniz ülkeleri gibi dikkat çekmese de Portekiz turistler için çekici bir yer. İlman iklimiyle ve sempatik insanlarıyla kendinizi güvende ve rahat hissedebileceğiniz bir yer. Hem tarih hem de deniz kültürüne ilgisi olan turistlere hitap eden bir ülke. Belki Akdeniz ülkesi olmasından dolayıdır ama Portekiz’de 5 gün kaldık ve bu süre boyunca kendimizi hem Türkiye’de gibi hissettik. Eğer tarih ve kültür turizmi için geldiyseniz bir rehber şart, eğer deniz turizmi için geldiyseniz rehbersiz de idare edebilirsiniz. Diğer Avrupa ülkelerine göre fiyatlar burada daha düşük. Yemekleri genelde Akdeniz kültürü olmakla beraber kendilerine has ve çok lezzetli poğaça ve tatlıları var. Gördüğünüz bir yerde bunları denemekten kaçınmayın. Sizlere Porto, Lizbon ve Sintra’yı tanıtacağım.
Porto
Nehrin ikiye böldüğü diğer şehirler gibi Porto da Douro Nehri’nin kattığı güzellikten nasibini almış. Büyük bir endüstri şehri olmasına rağmen turistler için de bir cazibe merkezi. Şehrin en önemli gelir kaynaklarından birisi Porto şarabıdır. Douro Nehri’nin kenarında bulunan mahzende özel olarak üretilir bu sarap. Porto’da özellikle Ponte Dom Luis çevresinde başka yerlerde pek göremeyeceğiniz demir balkonlu Lizbon sarısı nostaljik evler görebilirsiniz. Eğer vaktiniz varsa ki bizim yoktu, teleferikle şarap evlerinin üstünden tepeye çıkın ve Porto’yu tepeden seyredin.
Porto’da gezilecek yerler
Ribeira
Porto’nun merkezinde bulunan ve Douro Nehri boyunca uzanan tarihi bölge. Ortaçağ’dan kalma dar ve tarihi sokakları ve eski binalarıyla şehri keşfetmek için güzel bir başlangıç noktası. Porto’nun en güzel ve romantik bölgesi olan Ribeira’yı hem öğlen hem de akşam saatlerinde ziyaret edebilirsiniz. Sadece yayalara ayrılmış bu bölgede cafe, restoran, bar, eğlence merkezleri, sokak satıcıları ve fado müziğini bulabilirsiniz.
Ponte Dom Luis (Dom Luis Köprüsü)
Porto’nun ikonik yapıtlarından birisidir. 1886 yılından yapılan tarihi köprü 170 m uzunlukta ve 44m yükseklikte. Douro Nehri’nin üstünde bulunan demir köprünün üstüne çıktığınızda büyüleyici bir manzarayla karşılaşıyorsunuz. Renkli ve tarihi binaların Douro Nehri’nde bulunan sandallarla buluşması profesyonel fotoğrafçılar için güzel bir fırsat. Köprünün alt tarafı trafiğe açık üst tarafı ise sadece yayalara ve tramvaylara açık. Ribeira tarafından geldiğinizde köprüyü yürüyerek karşı tarafa geçtiğinizde Gaia bölgesine gelmiş oluyorsunuz. Gaia şarap fabrikalarıyla meşhur bir bölge. Zaten köprünün hemen kıyısında da şarap mahzenleri bulunuyor. İsteyenler Port Wine Cellars da mahzenleri ziyaret edebilir.
Igreja de São Francisco (São Francisco Kilisesi)
Ribeira’da bulunan bu kilise 15. yy’da gotik mimarisiyle yapılmıştır. 19.yy’ın başında içi Barok dönemine göre dizayn edilmiş kilise Porto’da en çok ziyaret edilen yerlerden biri. Günümüzde ibadetten çok kültürel amaçlarla kullanılıyor ve ziyaretçilere açık.
Igreja dos Clérigos (Clérigos Kilisesi veya Kulesi)
Bu kilise 1750 yılında Barok mimarisiyle tasarlanmıştır. 76 metre yükseklikte olan kiliseyi içeriden görebilir ve tepeye çıkabilirsiniz. Burası Porto’yu en tepeden gören yer.
Sé do Porto (Porto Katedrali)
1000 yıl önce inşa edilmiş bu katedral Portekiz’in en eski yapılarından biridir. Diğer birçok yapıda olduğu gibi katedral de Roma mimarisiyle başlanmış, 14.yy’da Gotik tarzı mimari ve 17.yy’da Barok mimarisi ile süslemeler eklenmiştir. Sato’yu andıran katedralde zamanında yağmalardan korunmak amacıyla gümüş malzemelerin hepsi alçıyla kaplanmış daha sonra tekrar açılmıştır.
Igreja de Santo Ildefonso (İldenfonso Kilisesi)
Kilisenin tam yapılış tarihi bilinmiyor. Önceden şu an kilisenin bulunduğu yerde bir Sapel‘in olduğu biliniyor. Kaynaklarda ilk olarak 12.YY da Santa Alifon Sapel’i olarak geçiyor. 18. YY‘in başında güvenlik gerekçesiyle yıkılan Sapel’in yerine 1709 yılında şu anki kilisenin yapımına başlanmış ve 1739 yılında ibadete açılmıştır. Sonraki yıllarda birçok kez restorasyona uğrayan kilisenin bahçesinde 1996 yılında eski mezarlar keşfedildi. Tarihi bir binayı andıran kilisenin dış cephesi mermerden yapılmış üstüne ise mavi beyaz fayanslar eklenmiştir. Batalha meydanı‘nın yakınlarında bulunan kiliseyi çok sayıda turist ziyaret ediyor.
Atlas Okyanusu kıyısında yürüyüş
Porto’ya uğradıysanız mutlaka yapmanız gereken şeylerden birisi de okyanus kıyısında bir yürüyüş. Tertemiz ve uzun bir sahili var. Hem gezip rahatlayabilirsiniz hem de denize girebilirsiniz. Sahil boyunca birinci sınıf kafeler mevcut. Kumsalda denizin ve güneşin tadını çıkarabilirsiniz.
]
Lizbon
Batı Avrupa’nın en eski ikinci şehri olarak bilinen Lizbon, Atina’dan sonra da Avrupa’nın en eski başkenti. Bizim de Portekiz’e gelme sebebimizdi. Lizbon Avrupa’nın en renkli şehirlerinden birisi. Roma ve İstanbul gibi yedi tepe üzerine kurulmuş bir şehir. Atlantik Okyanusuna kıyısı olan şehirden bir de Tajo Nehri geçiyor. Ünlü Kaşif Vasco Da Gama’nın da hayran olduğu şehir tarihi yapısını bugüne kadar koruyabilmiş. Lizbon’u gezebilmek için en az iki gününüzü ayırmanız gerekir.
Lizbon’da gezilecek yerler
Lizbon’a 45 dk mesafede Orta Cagdan kalma bir şehir. Portekiz‘in en romantik şehri olarak biliniyor. Yüksek tepeler arasında kurulmuş şehri 19. YY da temiz havasından dolayı Portekiz kralları dinlenme yeri olarak kullanıyorlardı. Bu şehirde gezilip görülmeye değer çok yer var ama biz vakit darlığından dolayı iki yere gittik onları da sizlerle paylaşacağım.
Lizbon’un bir ucundan diğer ucuna giden turistler için hazırlanmış tramvay. „Largo Martim Moniz“ duragında başlıyor ve „Campo Ourique (Prazeres)“ duragında bitiyor. Gidiş dönüş yaklaşık 1 saat sürüyor. 1900 lü yılların başından kalma tarihi tramvaylara daha sonra güçlü motorlar eklenmiş. Bu yolculuk sayesinde Lizbon’u tanımış oluyorsunuz. Yol boyunca birçok arşivlik manzarayla karşılaşıyorsunuz. Özellikle ani yakalamak isteyen fotoğrafçılar için çok uygun bir tur. Lizbon turunuza buradan başlamanızı tavsiye ederim. Çok yoğun günlerde 28 E hattının talepleri karşılayamadığı zaman 12 E hattı da turistler için alternatif olarak kullanılıyor.
Eléctrico 28 E
Lizbon’un bir ucundan diğer ucuna giden turistler için hazırlanmış tramvay. „Largo Martim Moniz“ duragında başlıyor ve „Campo Ourique (Prazeres)“ duragında bitiyor. Gidiş dönüş yaklaşık 1 saat sürüyor. 1900 lü yılların başından kalma tarihi tramvaylara daha sonra güçlü motorlar eklenmiş. Bu yolculuk sayesinde Lizbon’u tanımış oluyorsunuz. Yol boyunca birçok arşivlik manzarayla karşılaşıyorsunuz. Özellikle ani yakalamak isteyen fotoğrafçılar için çok uygun bir tur. Lizbon turunuza buradan başlamanızı tavsiye ederim. Çok yoğun günlerde 28 E hattının talepleri karşılayamadığı zaman 12 E hattı da turistler için alternatif olarak kullanılıyor.
Elevatör Santa Justa (Santa Justa Asansörü)
1902 yılında yapılmış olan asansör şehrin tam merkezinde bulunuyor. Şehrin en eski asansörü olan yapı 2 yılda tamamlanmış. Asansörle yukarı çıkıp 45 m yükseklikten şehri kuşbakışı seyredebilirsiniz.
Torre de Belem (Belem Kulesi)
Belem bölgesinde bulunan bu kule aynı zamanda şehrin sembolüdür. 1519 yılında şehri savunmak amacıyla yapılmıştır. Tajo Nehri‘nin kenarında küçük bir adacık üzerinde bulunmaktadır. Kule tamamen kireç taşından yapılmış. Burada da dileyenler kule’nin tepesine çıkıp Belem bölgesini seyredebilir.
Mosteiro dos Jerónimo (Jeronimos Manastırı)
Belem bölgesinde bulunan bu görkemli manastır Manueline mimarisinin en önemli eseri olarak gösteriliyor. Manastırda ayrıca Gotik ve Arap mimarisine dair izler bulabilirsiniz. Manastırın yapımı 26 yıl sürmüş ve 1521‘de tamamlanmıştır. 300 m uzunluğuyla ve görkemli yapısıyla turistlerin uğrak yerlerinden. Ayrıca ünlü kaşif Vasco Da Gama‘nın da mezarı bu manastırda bulunmaktadır.
Pasteis de Belem (Belem pastanesi)
Belem bölgesinde manastır yakınlarında bulunan bu pastane Lizbon’un en meşhur pastanesi. 1837 yılında açılmış ve efsaneleşmiş “Pastel De Nata” tatlısı ile her turistin mutlaka uğradığı yer. Siz de eğer Lizbon’a gidip burada bu tatlıdan yemediyseniz çok şey kaçırdınız demektir. İçerisi sürekli dolu olduğundan 10 dakika bekleme süresini de hesaba katmalısınız.
Castelo de São Jorge (Sao Jorge Kalesi)
Şehirde bulunan en eski kalelerden birisi. Alfama bölgesinin tam tepesinde bulunan kale Fas’lilar veya daha doğrusu Morolar döneminde yapılmış. Daha sonra Romalılar ve Vizigotlar tarafından ele geçirilmiş. Şehri tepeden gördüğü için Lizbon manzarasını ve Tajo Nehri’ni buradan seyredebilirsiniz. 6000 m² alan üzerine inşa edilen kalenin içinde 17. YY‘da bir de zindan mevcuttu. Ziyaretçilere açık olan kale zaman zaman film çekimleri için de kullanılıyor.
Baixa Bölgesi
Lizbon’un merkezinde bulunan ve alışveriş yapabileceğiniz yer. Hem modern hem de butik dükkânlarıyla turistlere hitap ediyor. Burada alışveriş yapabilir, sonrasında sayısız restoran, bar veya kafelerde dinlenebilirsiniz.
Estadio de Luz
Benfica Lissabon‘un stadyumu. Futbol severlerin uğrayabileceği bir mekan. Stad ziyaretçilere açık. Stadın içine girip stadyumu gezebiliyorsunuz. Benfica‘nın sembolü aynı BJK’de olduğu gibi bir kartal. Maçlardan önce kartal stadyum etrafında birkaç tur atıyor, sonra da sahanın tam ortasına iniyor. Sonra da tribünler kopuyor. Biz oradayken kartalı da görme fırsatımız oldu. Kartaldan iki tane varmış, biz oradayken birisi egitimdeydi. Stadın girişinde sahada kalp krizi geçirip ölen Miklos Feher’in heykeli bulunuyor.
Lizbon Merkez Camii (Mesquita Central de Lisboa)
Lizbon’da bulunan birçok müslüman ülkenin katkılarıyla yapılan cami. Geniş bir alan üzerine kurulu caminin içi de temiz ve ferah. Ibadete açık olan camide ibadetinizi yapabilirsiniz. İçerisi aynı anda 2000 kişinin ibadet edebileceği şekilde inşa edilmiş. Biz camideyken agirlikli olarak Afrikalı müslümanlar vardı.
Sintra
Lizbon’a 45 dk mesafede Orta Cagdan kalma bir şehir. Portekiz‘in en romantik şehri olarak biliniyor. Yüksek tepeler arasında kurulmuş şehri 19. YY da temiz havasından dolayı Portekiz kralları dinlenme yeri olarak kullanıyorlardı. Bu şehirde gezilip görülmeye değer çok yer var ama biz vakit darlığından dolayı iki yere gittik onları da sizlerle paylaşacağım.
Sintra’da gezilecek yerler
Palacio Nacional de Pena (Pena Sarayı)
Sintra’nın sembolü de olan bu saray ormanlık bir alanda şehrin tam tepesinde bulunuyor. Bir yere kadar arabayla gidip oraya park ediyorsunuz ondan sonra özel araçlarla sizi kalenin içine kadar götürüyorlar. Kale o kadar yüksege yapılmış ki, temiz havalarda 30 km mesafedeki Lizbon’u görebiliyorsunuz. Önceden burada bir şapel ve manastır varmış, 1755 Lizbon depreminden sonra tamamen kullanılamaz hale gelmiş ve sonrasında bu kale inşa edilmiş. Rengarenk olan bu kaleyi mutlaka ziyaret etmenizi tavsiye ederim.
Cabo da Roca
Avrupa kara kıtasının bittiği yer. Sintra’dan yaklaşık yarım saat mesafede. Burdan sonra ucu bucagı olmayan okyanus başlıyor. Okyanusun kıyıya çarpan dalgalarını seyredip fotoğraf çekinebilirsiniz. Hemen yanınızda bir de deniz feneri var, içerideki müzeden de buraya geldiğinize dair bir sertifika alabilirsiniz ☺. Ayrıca otobüs durağının yanındaki kafede dalgalar eşliğinde bir şeyler içebilirsiniz.
Sonuç
Portekiz havasıyla ve kültürüyle size kendinizi Türkiye’de hissettirecek bir ülke. Türkleri de seviyorlar. Bu açıdan biz hiç yabancılık çekmedik. Hem güzel bir tatil yapmak hem de Akdeniz mutfağını tatmak istiyorsanız Portekiz sizin için ideal bir yer. Portekiz’de olmazsa olmazlar Fado müziği ve Porto‘da bulunan “Majestic” Cafeyi ziyaret. Yıl boyunca genellikle sıcak bir hava olduğu için denize girme fırsatınız da olur. Kısacası, Portekiz güzel insanların bulunduğu güzel bir ülke.
Gezimden kareler
Bu Blogu paylaş

Merhaba, ben Aylak Adam
Seyahat etmek benim en büyük tutkum! Yeni kültürler keşfetmek, insanlarla tanışmak ve onların hikayelerini dinlemek benim için bir mutluluk kaynağı. Seyahat blogumda seni heyecan dolu maceralarıma davet ediyor, ilginç karşılaşmaları paylaşıyorum. Sürükleyici seyahat deneyimlerimde kendini kaybederek hikayelerimden ilham alabilirsin. Birlikte gezip gördüklerimizi keşfederken keyifli anlara tanık olalım!

Beni instagram´da takip et

Gezi değerlendirmem
Yeme ve İçme
★★★★
Konaklama
★★★★
Aktiviteler
★★★★★
Ulaşım
★★★★★
Yorum bırak
Bu muhteşem bir seyahat ülkesi – orada daha önce tatil yaptın mı? Hangi şehirleri ve yerleri ziyaret ettin? Benimle bu blog yazısının yorumlarında deneyimlerini ve ipuçlarını paylaşırsan çok sevinirim. Mükemmel bir seyahat için ek önerilerin var mı? Deneyimlerin ve ipuçların benim için çok değerli!
En son eklenen gezilerim
Beni takip et